Bahçeli'den Ümit Özdağ'a Devlet ve Milliyetçilik Dersi
Haber Detayı
10 Mayıs 2022 - Salı 18:26 Bu haber 2574 kez okundu
 
Bahçeli'den Ümit Özdağ'a Devlet ve Milliyetçilik Dersi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Bakan Süleyman Soylu'ya meydan okuyan Ümit Özdağ'a Devlet ve Milliyetçilik dersi verdi.
MHP Haberi
Bahçeli'den Ümit Özdağ'a Devlet ve Milliyetçilik Dersi

TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Osman Kavala kararı, Rusya Ukrayna savaşı ve Suriyeli sığınmacılar konusunda değerlendirmelerde bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk Milletini sığınmacılar konusunda tahrik edenlerin Türkiye'nin hasmı olduğunu belirterek, İçişleri Bakanlığı önünde yaptığı nümayişle Bakan Süleyman Soylu'ya meydan okuyan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'a sert tepki gösterdi.

 

ORTALIĞI KARIŞTIRMAK İSTEYENLER BAYRAMDA SU YÜZÜNE ÇIKTI

 

Huzurumuzu kaçırmak, iç barış ortamımızı karıştırmak ve kargaşaya hapsetmek için faal halde bulunan odaklar bayramda iyice su üstüne çıkmışlardır. Türkiye’de bulunan yabancılarla ilgili duygusal tonu ağırlıklı, tepkisel yönü baskın, provokasyon dozajı yüksek kirli malumatlar, gerçek dışı iddialar, çarpıtılmış haber ve fotoğraflar özellikle sosyal medya kanalıyla yoğun olarak servis edilmiştir. Kabul edilmelidir ki sığınmacı meselesi ülkemizin yumuşak karnı, istismara müsait bir zaafı haline gelmiştir. Öncelikle sağduyulu ve soğukkanlı kavrayış ihmal edilemez bir zorunluluktur. Önü arkası hesaplanmadan, sonuçları basiretle öngörülmeden atılacak her adım, toplumun sinir uçlarını tahriş ve tahrip edecek her yaklaşım doğruca uçuruma açılacaktır.

 

İL SAYISI 100'E, NÜFUSU 100 MİLYON'A ULAŞAN BİR TÜRKİYE

 

Anlaşılan sığınmacılar konusunun kaşınıp kanatılmasıyla ilgili vahim bir tertip ve tezgâh artan ölçekte körüklenmektedir. Dikkatli, tedbirli, temkinli, donanımlı ve gelecek perspektifli politikalar partiler üstü bir anlayışla ele alınıp kademe kademe tatbik edilmelidir. Elbette Türkiye yolgeçen hanı, göçmen ve sığınmacı kampı değildir. Elbette Anadolu coğrafyasına mühür vuran aziz millet varlığının demografik özellikleri, sosyal dokusu, kültürel müktesebatı korunmalıdır. Bunlara titizlik gösteriyorken, yabancı düşmanlığını ve ırkçılığı teşvik eden boyunduruk altındaki çevrelerin söz, yazı, açıklama ve şedit tuzaklarına da azami derecede uyanık olmak şarttır. Biz gelecek nesillere her anlamda güvenceye kavuşturulmuş bir vatan, bir millet, bir devlet emanet etmekle mesul ve mezunuz. Biz il sayısı 100 olan, nüfusu da 100 milyona ulaşmış bir Türkiye’yi hedefliyoruz.

 

SURİYELİ SIĞINMACILAR BUGÜN MİSAFİRSE YARIN KOMŞUMUZ OLACAKTIR

 

Şunun da farkındayız ki, sığınmacı sorunu Türkiye’nin uzun yıllar taşıyabileceği, hazmedebileceği ve tahammül edeceği bir sorun olmaktan tamamen çıkmıştır. Ancak bu çarpıcı gerçek ülkemizde misafir halde bulunan sığınmacılara cephe açmak, sosyal ve ekonomik hayattan tecrit etmek anlamına gelmemelidir, bize göre de gelmeyecektir. Nihayetinde Suriyeli sığınmacılar bugün misafirimizse, yarın komşumuz olacaklardır. Komşu komşunun külüne de her zaman muhtaçtır. Bir defa Türkiye’nin sığınmacı akınına ve düzensiz göçe karşı alacağı etkili önlemler; geniş çaplı, gerekçesi ve gelecek hedefleri isabetle belirlenmiş milli siyaset planlamasıyla gerçekçi bir boyut kazanmalıdır. Çünkü sığınmacı sorunu aynı zamanda kapalı devre faaliyet gösteren örgütlerin, istihbarat kuruluşlarının telkin, tazyik ve yönlendirmesine son derece açık haldedir.

 

SIĞINMACILAR KONUSUNDA PALAVRAYI BIRAKIN İŞTE GERÇEK RAKAMLAR

 

Üstelik toplumsal tansiyonu yükseltmek, birkaç münferit asayişsizliği sanki her yerde yaşanıyormuş gibi takdim ve teşhir etmek için pusuda bekleyen sorumsuz ve hastalıklı zihniyetlerin son zamanlarda tehlikeli şekilde yaygınlaştığı da malumlarınızdır. Bu karanlığın içinde Türkiye aleyhtarı ajanların cirit attıklarını ileri sürmek de bir vehim olarak değerlendirilmemelidir. Bazıları çıkmış sığınmacı sayısını 8 milyon, bazıları da 10 milyon olarak iddia ediyor. Bunların hepsi palavradır ve temelsiz iddiadır. Devletin kayıtları ortadadır ve bizi bağlayan da bu kayıtlardaki verilerdir. Yapılan son resmi açıklamalara bakarsak, ülkemizde 5 milyon 500 yüz bin 690 yabancı bulunmaktadır. Türkiye genelinde sığınmacı sayısı 4 milyon 82 bin 693’tür. Bu toplam içinde geçici koruma statülü Suriyeli sığınmacı sayısı da 3 milyon 762 bin 686’dır. 2017 yılından buyana Suriyeli sığınmacılara yeni katılımların olmadığı anlaşılmaktadır. Ülkemizde 1 milyon 417 bin yabancının ise ikamet izni bulunmaktadır. Bunların 300 bini uluslararası koruma kapsamındadır. Bunun yanında düzensiz göçle ülkemize gelenler vardır ve bunların uyrukları da bellidir.

 

SURİYELİ SIĞINMACILARIN ÜLKELERİNE DÖNÜŞÜ SAĞLANACAKTIR

 

Sığınmacılar mülteci değildir, göçmenler de sığınmacı değildir. Evvela kavramların hukuki netliği mutlaka sağlanmalıdır. Türkiye’nin geçici koruma statüsüyle ağırladığı Suriyelileri gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde yurtlarına ve yuvalarına sevk etmeleri önümüzdeki en önemli gündem konularından birisi olmalıdır. Ayrıca düzensiz göçe kesinlikle müsaade edilmemeli, yakalananlar hemen ülkelerine gönderilmelidir. Suriyeli sığınmacıların ülkelerinden kopuşlarına neden olan iç çatışma ortamı geçer geçmez, yanan ateş söner sönmez, kaos ortamı biter bitmez, sükûnet sağlanır sağlanmaz ülkelerine dönüşleri elbirliğiyle, güç birliğiyle, insan haklarına muvafık şekilde ve hepsinin rızasıyla hayata geçirilmelidir.

 

HİÇBİR SIĞINMACIYI HANÇERLE BEKLEYEN CELLATLARA TESLİM EDEMEYİZ

 

Suriye devlet başkanının 30 Nisan 2022 tarihinde ilan ettiği genel af kararı mühim ve geri dönüşleri kolaylaştırıcı bir gelişmedir. Bu kapsamda hükümetin uygulayacağı her politikayı sonuna kadar destekleyeceğimiz herkes tarafından bilinmelidir. Fırat Kalkanı, Barış Pınarı ve Zeytin Dalı Hareket Bölgeleri’nde Türkiye güvenliği temin etmiştir. Bugüne kadar Afrin, Azez, El Bab, Cerablus, Mare, Tel Abyad ve Resulayn’a toplamda 490 bin Suriyeli yerleştirilmiştir. Uluslararası finansman imkanlarından istifadeyle, yani külfetin eşit paylaşımıyla, terörden arındırılmış bölgelerde insani yaşam alanlarının kurulması ve Suriyelilerin yurtlarına emniyet içinde kavuşmaları mümkündür. Kaldı ki hükümetin iradesi de bu yöndedir. Ancak hiçbir sığınmacıyı, hiçbir masumu elinde hançerle bekleyen cellatlara teslim edemeyiz, böylesi bir vahşete ortak olamayız. Bize göre briket evlerin yapımı değerli bir adım, insani ve vicdani bir atılımdır.

 

TÜRK MİLLETİNİ SIĞINMACILAR KONUSUNDA TAHRİK EDENLER TÜRKİYE'NİN HASMIDIR

 

Geçici koruma statüsü altında bulunan Suriyeli kardeşlerimizi kavganın ve kutuplaşmanın içine çekmek isteyen, bu suretle milletimizi tahrik ve tacize yeltenen kim ya da kimler varsa Türkiye’nin hasmıdır. Bunlar aynı zamanda görevli provokatörlerdir. Türkiye’nin yarınlarında sığınmacı sorunu inşallah olmayacaktır. Bu sorun çözüm iradesiyle buluşturularak demografik istikbalimizin güvenliği sağlanacaktır. Cumhur İttifakı’nın kararlılığı budur. Fakat şunu da unutmayalım ki, Türk milleti kapısını ve gönlünü açtığı hiçbir mazluma sırt dönmemiş, bundan sonra da dönmeyecektir. Aziz varlığına sığınanlara yüzünü çevirmemiş ve çevirmeyecektir. Yabancı düşmanlığıyla siyaset yaptığını zannedenler Türk milletinin asaletini bilmeyen, ahlakını ve soylu duruşunu tanımayan gafillerdir.

 

SIĞINMACILAR KONUSUNDA SİYASET OLUŞTURAN TEK PARTİ MHP'DİR

 

Tekraren ifade etmeyi mecburi addediyorum ki, sınır aşan göç konusunu bir proje olarak hazırlayan, nesnel tekliflerini kamuoyuyla paylaşan, mültecilere, sığınmacılara, göçmenlere karşı takip edilecek politikaları sosyolojik, ekonomik, psikolojik ve tarihsel boyutlarıyla analiz edip siyaset oluşturan tek parti MHP'dir. Cumhur İttifakı ne yaptığının farkındadır. MHP ne söylediğinin şuurundadır. Gerginlik çıkararak düşmanlığa yatırım yapanlar art niyetlidir. Bunların lügatinde kardeşlik, hoşgörü ve duyarlılık diye bir şey yoktur. Gitsinler demekten başka bir şey söylemekten aciz olanlar Türkiye’nin imajını ve itibarını karalayan hastalıklı zihniyetlerdir. Her türlü sorunu milli, manevi ve tarihi tecrübeyle çözecek tek irade MHP ve Cumhur İttifakı’dır. Gerisi sadece köhne ve küstah sokak dedikoducularıdır.

 

HİÇ KİMSE SIRTIMIZDAN KURBAN KESMEYE KALKMASIN. İZİN VERMEYİZ

 

Türk milliyetçiliği ırkçılığı kesin bir dille reddeder. Türk milliyetçiliği yabancı düşmanlığını amasız, fakatsız telin edip elinin tersiyle iter. Hiç kimse sırtımızdan kurban kesmeye heveslenmesin. Hiç kimse rol çalıp bizim değerlerimiz ve fikriyatımız üzerinden ahkâm kesmeye teşebbüs etmesin. Biz evimizin önünde gecekondu dikmeye hazırlanan siyaset simsarlarına izin vermeyiz. Türk milliyetçiliği bir gönül hareketi, bir sevda seferberliği, bir ahlak meziyeti, milletine aşkla ve karşılık beklemeden bağlanmış bir şehadet ve kahramanlık kervanıdır. Kervanımızı taşlayan olursa, yolumuza çıkan bulunursa, tekerimize çomak sokmak için fırsat kollayan görülürse, buradan hepsini uyarıyorum, sanmasınlar kapandı kara kaplı defterler, bir gün mutlaka ödenecek en ağır bedeller.

 

RUSYA VE UKRAYNA SAVAŞI ENDİŞELİ BEKLEYİŞLERİ TIRMANDIRDI

 

Rusya ile Ukrayna arasında süren savaşın 76’ıncı gününde tarafların ateşkese bir türlü yanaşmaması, barışçıl hamlelerin şu ana kadar sonuç vermemesi endişeli bekleyişlerin tırmanmasına neden olmaktadır. Nükleer savaş ihtimalinin son günlerde sık sık telaffuz edilmesi de bir başka kâbus senaryosu olarak dünyanın gündem başlıkları arasındadır. Nükleer başlıklı Rus füzelerinin Ukrayna’ya en çok silah gönderen ülkelerin başkentlerini vurma süreleri de zaman zaman farklı kanallardan paylaşılmaktadır. Cepheleşme Rusya ile Batı bloku arasında gittikçe sertleşmektedir. Putin yönetimi NATO’yla dalaşmaktadır. Karşılıklı yaptırım kararlarının, tehditvari mesajların seriye bağlanması, silah ve füze dilinin olağanlaşması barış umutlarını ne yazık ki sekteye uğratmaktadır.

 

KÜRESEL SAVAŞ RİSKİ İNSANLIK İÇİN BİR FELAKETTİR

 

Putin, 9 Mayıs Zafer Bayramı münasebetiyle yaptığı konuşmada, “küresel savaşın dehşetini durdurmak için elimizden geleni yapma görevimiz var” sözleriyle bir bakıma çok tehlikeli bir ihtimali tekrar gözler önüne sermiştir. Küresel savaş riski insanlık için şüphesiz bir felakettir. Bunun önüne geçmek, barışın müdafaasını yapmak tüm ülkelerin güvenlik ve gelecekleri için tarihi görevdir. Her zamanki gibi bizim temennimiz Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin derhal ve kalıcı olarak çözüme kavuşmasıdır. Bu arayış zor gibi görünse de imkansız değildir. İnanıyorum ki, Türkiye bu süreçte aktif, çok yönlü ve bütün taraflarla masaya oturabilme ve konuşabilme özelliklerinden dolayı barışın yeşermesine güçlü destek vermeyi sürdürecektir. ABD’den AB’ye kadar Ukrayna savaşının devamını amaçlayan ülkelerin doğru, tutarlı, adil ve ahlaki bir çizgide olmadıklarını insanlık vicdanı bir gün mutlaka haykıracaktır.

 

TSK VE EMNİYET TEŞKİLATI'NIN TERÖRLE MÜCADELESİ SÜRMEKTEDİR

 

Enerji ve gıda arz güvenliği konusunda beşeriyet çetin bir imtihandan geçmektedir. Savaş her ülkeyi doğrudan veya dolaylı, az ya da çok etkilemektedir. Diğer yandan Türkiye’nin terörle mücadelesi kararlılıkla sürmektedir. Bölücü terör örgütü darbe üstüne darbe yemektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, emniyet teşkilatımız canla, başla ve kahramanlıkla vatan savunmasını yerine getirmekte, terör örgütüne kök söktürmektedir. Komuta heyetimiz sınır hattındadır. Gözler ufukta, eller tetiktedir. Sıcak gelişmeler anbean takip edilmektedir. Allah hepsinden razı olsun diyorum. Niyaz ediyorum ki, ayaklarına taş değmesin, yolları açık, gazaları da mübarek olsun. Terörle mücadele esnasında şehit olan evlatlarımıza da Rabbim merhamet ve rahmetiyle muamele etsin. Milli bekamızı, milli güvenliğimizi koruma ve kollama sorumluluğunu eksiksiz yerine getiren kahramanlarımıza, devlet ve siyaset adamlarımıza milletimiz müteşekkirdir.

 

ÜMİT ÖZDAĞ'IN İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NI HEDEF ALAMASI

 

Ukrayna’da savaş hakimken, Türk devleti bütün imkanlarıyla bölücü terör örgütünün kökünü kazıma mücadelesi veriyorken kurgulanmış kara propagandalara tetikçilik yapanlar Türkiye karşıtı odakların değirmenine su taşımakla vakit harcamaktadır. Terörle mücadelenin en kilit bakanlıklarından birisi İçişleri Bakanlığı’dır. İçişleri Bakanımız bayramı Hakkari Şemdinli’de kahraman Mehmetlerimizle ve yöre insanımızla karşılamıştır. Bugüne kadar İçişleri Bakanlığı’nın önünde eylem yapmak, olay çıkarmak sadece ve sadece teröristlerin gayesi olmuş, çok şükür buna da şu ana kadar muvaffak olamamışlardır. Geçtiğimiz hafta nefret ve öfkesine hakim olamayan marjinalleşmiş siyasetçiler tarafından İçişleri Bakanımızın hedef alınması, bunların mezkur bakanlığın önüne yığınak yapmaları milletimizde haklı bir tepkiye yol açmıştır.

 

KOMUT ALMIŞCASINA MİLLİ SAVUNMA VE İÇİŞLERİ BAKANI'NA SALDIRANLARIN KARŞISINDA MHP VAR

 

Terörle mücadelede büyük başarısı olan bir bakanı ve onun şahsında hükümeti parmak sallayarak tehdit etmek utanç verici bir alçalma halidir. İçişleri Bakanlığı’nın önüne gelenler Türkiye’nin önünü kesmek isteyenlerdir, terörün ömrünü uzatmak için çırpınan zavallılardır. TSK'nın şerefli komutanlarına, kahraman askerlerimize, İçişleri Bakanımızla Milli Savunma Bakanımıza bühtan içinde olanların, sanki komut almışçasına saldırı düzeneğine geçenlerin, bir senaryo dahilinde yıpratmaya kalkışanların tam karşısında MHP vardır ve taviz vermesi imkansızdır. Teröristlerin dahi cesaret edemediği protestolarla İçişleri Bakanı’mıza saldırmak, itibarsızlaştırmaya çabalamak su katılmamış edepsizliktir, hainlere yol açan, yol gösteren densizlik ve terbiyesizliktir. Buna da hiç kimsenin hakkı olamayacaktır. Kimin bir meselesi varsa, kimin bir hesabı bulunuyorsa hukuk yolu açıktır.

 

ÜMİT ÖZDAĞ HANGİ MELANETİN ÜMİDİ, HANGİ KUMPASIN FİGÜRANIDIR?

 

İçişleri Bakanlığı’nın önünde toplanıp tehditler savurmak, sayın bakana ismiyle ve kaba bir şekilde hitap etmek devlet umurunu, devlet vakarını saygısızca ayaklar altına almak demektir. Hiçbir bakanlığımız gelişigüzel nümayiş yeri değildir. Hiçbir bakanlığımız siyasi rant devşirmenin alanı değildir. Devletin itibarını lekelemeye çalışanlar önce kendi itibarsızlıklarına, kendi izansızlıklarına kafa yormalıdır. İçişleri Bakanı’mıza ismiyle hitap edip erkeklik hatırlatması yapan ve aklınca meydan okumaya kadar işi götürenler öncelikle hangi melanetin ümidi, hangi kumpasın figüranı olduklarını düşünmelidir. Bir kez daha dile getiriyorum, terörle mücadeleyi muazzam bir irade ve inanmışlıkla icra eden devlet ve siyaset adamlarımıza dil uzatanları sonuna kadar kınıyor, akıllarını da başlarına almalarını hassaten tavsiye ediyorum. Meydan boş değildir. Kuru gürültüye pabuç asla bırakılmayacaktır.

 

OSMAN KAVALA KARARINDAN SONRA MUHALİFLER ZIVANADAN ÇIKTI

 

Zillet ittifakının terörist Demirtaş ile Soroscu Osman Kavala hayranlıkları, bu Türkiye düşmanlarına methiyeler düzmeleri akılla, mantıkla izah edilemeyecektir. Osman Kavala hakkında verilen mahkumiyet kararından sonra CHP’sinden İP’ine kadar zillet partilerinin hepsi zıvanadan çıkmışlar, hop oturup hop kalkmışlar, maksat ve meşreplerini tamamıyla deşifre etmişlerdir. Bu şer cephesi hangi milli meselede bu kadar ortalığa dökülmüşlerdir? Bu Osman Kavala’nın sırrı nedir? CHP’deki ağırlığı, diğer zillet partilerindeki sempati halkası, hayran kitlesi nasıl yorumlanmalıdır? Gezi Parkı olaylarında baş aktör olan, 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünün öncesi ve sonrasında karanlık ilişkiler ağı içinde bulunan bir suçlunun avukatı kesilen siyasetçiler ihanete destek çıktıklarını ne zaman göreceklerdir?

 

O UCUBELERE TÜRKİYE EMANET EDİLEMEZ

 

Adliye binalarının önünde nefretlerini kusanlar Soros’un kuklaları, zalimlerin Truva atlarıdır. Bunlar ne adalet bilirler, ne hukuk tanırlar, ne de milli ve manevi değerlere saygı duyarlar. Cumhurbaşkanı’na hakareti normal, bir suçlunun ceza almasını anormal görecek kadar çılgına dönen bu ucubelere Türkiye emanet edilemez, Soros kalıntılarına Türk milleti müstahak olamaz. Sorosçu Osman’la yatıp Sorosçu Osman’la kalkanlara özellikle hatırlatırım ki; Biz Hz. Osman’ı biliriz, Osman Gazi’yi biliriz, Plevne kahramanı Osman Paşa’yı biliriz, dahası Topal Osman’ı biliriz, ancak Soros’a ruhunu satmış Osman Kavala’yı bilmeyiz, bilmeyeceğiz. Bizim diğerleriyle aramızdaki fark buradadır.

 

BİZİM OSMANLARIMIZ BİZE SONUNA KADAR YETER

 

Çok şükür bizim mazimizde pek çok imrenilecek Osman vardır ki, bunlardan birisi de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en yakınında bulunan, cesaretiyle nam salmış Topal Osman’dır. Ankara’da Papaz’ın Bağı’nda düzenlenen suikastla hayatını kaybeden Topal Osman’ın aziz anıları duruyorken, Osman Kavala’nın peşine düşenler tarihin yanlış tarafına savrulan işgal tortularıdır. Rahmetle ve hürmetle yad ettiğimiz merhum Topal Osman’ın hakkının yendiği, haksızlığa uğradığı sonraki yıllarda tescil edilmiştir. Madem bir hak teslimi zaruridir, o halde Türklüğün bu bıçkın, korkusuz ve aslan parçasına iadei itibarı da yapılmalı, vatan ve millete hizmetleri takdirle ve hürmetle sahiplenilmelidir. Bizim Osmanlarımız bize sonuna kadar yeter.

 

ONLARIN OSMAN'I TÜRKİYE'NİN SABIKALI DÜŞMANIDIR

 

Türk düşmanlarının Osmanlarına, onlara omuz verenlere, onlarla işbirliği yapanlara ruhumuzla karşı durmaya, şuurumuzla karşı çıkmaya, hesaplarını bozmaya muktediriz, hepsinin bileğini Allah’ın izniyle de bükeriz. Bizim Osmanlarımız soyludur, dualıdır, vatanseverdir. Onların Kavalalı Osmanı da Türkiye’nin sabıkalı düşmanıdır. Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken, hepinizi bir kez daha hürmet ve muhabbetle selamlıyor, başarılı ve sağlıklı bir hafta geçirmenizi diliyorum. Sağ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun diyorum.

 

Resim

 

 

 

 

 

Kaynak: Editör:
Etiketler: MHP Genel Başkanı, Devlet Bahçeli, Türk Milleti, sığınmacılar, tahrik edenler, eylem yapanlar, Süleyman Soylu, meydan okuyanlar, MHP karşısında, MHP
Yorumlar
Haber Yazılımı