Bahçeli'den Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Açıklaması
Haber Detayı
08 Haziran 2021 - Salı 15:17 Bu haber 2411 kez okundu
 
Bahçeli'den Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Açıklaması
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı çalışmaları hakkında açıklamalarda bulundu.
MHP Haberi
Bahçeli'den Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Açıklaması

TBMM Grup Toplantısı'nda, Marmara Denizi’de Mart ayından itibaren baş gösteren deniz salyası ve çevre politikalarına ilişkin açıklamalarda bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP'nin Çevrecilik Milliyetçiliktir'' anlayışıyla hareket eden MHP'nin, kıyılarımızda feci bir boyuta ulaşan deniz salyası istilasının bertaraf edilmesi konusunda  Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çalışmalarını desteklediklerini söyledi.

 

İNSANIN DOĞAYI ANLAMAYA VE HAKİMİYET KURMAYA ÇALIŞMASI

 

İnsanın içine doğduğu çevre yine insanın hayat boyu ayrılmaz bir parçası, koruyup gözetmesi mecburi olan ortak bir hazinesidir. Çevresiz insan, insansız çevre yalnızca fantastik masalların konusudur. Yaşadığımız hayat masal değildir, nitekim insan-çevre ilişkisinin rasyonel temelde birbirinden soyutlanması imkânsızdır. İlkçağlardan bugüne kadar insan ya doğayı anlamak, ya doğaya hakimiyet kurmak, ya da karşılıklı saygıya dayalı ilişkiler ağı oluşturmak için çırpınıp durmuştur. İnsanın çevreyle olan irtibatı yeri gelmiş mekanik bir içeriğe bürünmüş, yeri gelmiş sorumluluk ve duyarlılık kültürünün etkisi altında metafizik bir anlayışla bütünleşmiştir.

 

GÜNÜMÜZDE ÇEVRE SORUNLARI, KARMAŞIK HALE GELDİ

 

Ekonomi-politik dönüşümler, sosyo-politik gelişmeler müteakiben ekolojik görüşleri çeşitlendirmiş, insanla çevre arasındaki ilişkilerin niteliğini müessir ölçülerde değiştirmiştir. Birisini diğerine tercih etmeden, hem insanın hem de çevrenin ihtiyaçlarını aynı anda merkezine koyan fikri ve siyasi arayışlar bir noktadan sonra gerçekçi öneri ve önermelerin cümle kapısını aralamıştır. Bugünkü şartlarda, çevre sorunları sadece çevre kirliliği veya çevrenin bilinçsizce kullanımı olarak değil; toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel ve ahlaki boyutları olan karmaşık sorunlar yumağı haline gelmiştir. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerle yeşeren her yeni ortam çevreyi ya doğrudan veya dolaylı şekilde etkilemiş, insanın hayat ve refah standartlarını çalkantılı bir mecraya sürüklemiştir.

 

MARMARA DENİZİ'NDE BİR ÇEVRE FELAKETİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ

 

Marmara Denizi’nde Mart ayından itibaren baş gösteren, içinden geçtiğimiz şu günlerde kıyılarımızda feci bir boyuta ulaşan deniz salyası istilası çevre üzerinde bir kez daha, fakat daha kararlı, daha dürüst, daha derinlikli düşünmemize yol açmıştır. Büyük oranda kirli su ve tarımsal-endüstriyel atıkların tesiriyle ortaya çıkan mikrobiyolojik varlıklar yaygın ve yoğun biçimde sahillerimize tutunmuştur. Hatta bazı kıyı şeridinde insanlarımızın denize çıkışı bile deniz salyası baskınıyla engellenmiştir. Bu kaygı verici tablodan her insanımızın rahatsızlık ve üzüntü duyması normaldir, beklenen bir durumdur. Deniz salyasının, kıyılarımızda yatay bir tabaka oluşturmak şöyle dursun dikey bir hareketle dibe doğru indiği de gözlemlenmektedir. Bu nedenle deniz canlılarının oksijeni kesilmektedir. İşin doğrusu, bir çevre felaketiyle karşı karşıya olduğumuz açıktır.

 

MHP'NİN ÇEVRE POLİTİKALARI

 

Parti Programı’mızda çevre konusuna ayrı bir ehemmiyet verdiğimizi, bu kapsamda temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamanın her insanın temel haklarından birisi olarak gördüğümüzü özellikle vurgulamak isterim. Bizim düşüncemize göre, çevre sorunlarını; kalkınma-çevre ikilemi yerine, akılcı bir koruma, kullanma ve geliştirmeyi öngören sürdürülebilir kalkınma modeliyle aşmak mümkündür. Çevre politikamızın esasını da, gelecek nesillere temiz, yaşanabilir doğal ve kültürel değerleri korunmuş bir çevrenin intikali oluşturmaktadır. Ülkemizin bütüncül bir çevre politikasıyla maruz kaldığı risk ve tehditleri en aza çekeceği inancındayız. Kıyı, deniz, akarsu, göl, yapay göl ve diğer sulak alanların çevresi ile eko sistemlerin tamamını bütünlük içinde ele alan kıyı planlaması ve yönetim sistemi uygulanmalıdır. Su, hava, toprak ve denizi birlikte değerlendiren entegre çevre politikaları geliştirilmelidir. Ayrıca biogüvenlik ve genetiği değiştirilmiş organizmalar konusundaki tehlikeleri bertaraf etmek maksadıyla tarım, çevre ve teknoloji politikaları eşzamanlı uygulanmalıdır.

 

BİZLERE DÜŞEN ASIL GÖREV ÇEVRE DUYARLILIĞINI TESİS ETMEKTİR

 

Bizlere düşen asıl görevlerden birisi de çevre duyarlılığını tesis etmektir. Yatırım projelerinin yer seçiminde çevre duyarlılığıyla birlikte, çevre dostu teknoloji kullanımı özendirilmeli, hukuki çerçeveye kavuşturulmalıdır. Bilhassa Marmara Denizi’ne akan derelerin ıslahını yapmakla birlikte, Orta Avrupa ülkelerinden gelen atıkların nehirler üzerinden Karadeniz’e taşınmasını önlemek amacıyla muhatap ülkelerle mutabakat sağlanmalıdır. Şu gerçeğin altını çizmenin yanında, mutlak surette de kabul etmek zorundayız: Kirli bir denizin çevresinde sağlıklı bir hayat kurulamayacaktır. Demem odur ki, bir zihniyet değişikliğine refakat eden çevreyle uyumlu bir hayat şartlarını da inşa etmek durumundayız. Günümüz dünyasında çevre sorunları ile insan sorunlarını birbirinden ayırmak neredeyse hayaldir.

 

ÇEVRE VE İNSANI KENDİ GERÇEKLİĞİNDE ELE ALMAMIZ GEREKİR

 

Çevreyi ve insanı birbirlerine üstünlük kurmadan her birini kendi gerçekliğinde ele almak, kalıcı ve kuşatıcı bir çevre bilinci yerleştirmek hepimizin sorumluluğudur. Tahrip olmuş bir doğa, talan edilmiş bir medeniyete, talih kuşuna hasret kalmış bir insanlığa davetiyedir. Sürdürülebilir bir hayat ve ekonomik gelişme hedefi çevrenin yıkımıyla değil, imarı ve ihyasıyla gerçekleşmelidir. Çevreyi dikkate almayan her atılımın, her adımın, her çabanın sonuç itibariyle faturası ağır olacak, kazandırdığından çok daha fazlasını kaybettirecektir. Kaldı ki, ekolojik hassasiyet ve çevre etiğinin ilkelerine azami ölçülerde uymak hem bugünümüze değer yükleyecek hem de gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakılmasına destek verecektir. İnsanın kendisi ve içinde yaşadığı toplum ve doğayla kurduğu ilişkileri düzenleyen, bu suretle insanın çevreye bakışını belirleyen kurallar manzumesi olan çevre etiğinin saygı ve sorumluluk kavramlarını pekiştirmesi güvenli ve sağlıklı bir hayatın bize göre formülüdür.

 

ÇEVRECİLİK MİLLİYETÇİLİKTİR

 

Bizim milliyetçilik anlayışımızda çevrecilik ana eksenlerden birisidir. Çevre demek insanlığın çehresi, medeni olmanın çağrısı demektir. Çevre demek aynı zamanda vatan demektir. Çevreye hürmet çağın şifrelerini çözmenin, huzurlu ve mutlu bir hayatın ilk şartıdır. Sahillerimizi işgal eden deniz salyasıyla mücadele konusunda alınacak tedbirlere, uygulanacak politikalara samimiyetle destek vereceğimizi, bu ağır sorundan ülkemizin ve deniz canlılarının kurtarılması hususunda yapılan ve yapılacak her çalışmanın yanında duracağımızı kararlılıkla ifade ediyorum. 

 

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI'NIN EYLEM PLANINI DESTEKLİYORUZ

 

Geçtiğimiz pazar günü Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından açıklanan ve 21 başlıktan oluşan eylem planını, bugünden itibaren 7/24 esasıyla Marmara Denizi’deki deniz salyasını temizleme seferberliğini yürekten destekliyoruz. Geldiğimiz bu aşamada, siyasi partilere düşen öncelikli görev bu meseleyi istismar etmemektedir. Siyasi rant hesabına tevessül gibi bir yanlışa da hiç kimse düşmemelidir. Çünkü deniz salyası belasını yenmek için sabır ve sağduyunun rehberliğinin yanı sıra, el birliğine, güç birliğine ve hedef birliğine ileri düzeyde ihtiyaç olduğu da asla unutulmamalıdır.

 

Resim

 

Resim

 

 

Kaynak: Editör:
Etiketler: MHP Genel Başkanı, Devlet Bahçeli, Çevre ve Şehircilik, Bakanlığı, çalışması, çevrecilik milliyetçiliktir, deniz salyası, Maramara Denizi, kirlenme, temizlenmesi, MHP
Yorumlar
Haber Yazılımı