MHP Lideri Bahçeli'den Üç Stratejik Tedbir Önerisi
Haber Detayı
29 Mart 2022 - Salı 17:44 Bu haber 1557 kez okundu
 
MHP Lideri Bahçeli'den Üç Stratejik Tedbir Önerisi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yol ayrımına gelinen noktada Türkiye'ye üç stratejik tedbir almasını önerdi.
MHP Haberi
MHP Lideri Bahçeli'den Üç Stratejik Tedbir Önerisi

Dünya genelindeki ekonomik çalkantılar ve asimetrik çatışmaların huzur ümitlerini baltaladığı bir süreçte ortaya çıkan Ukrayna savaşının, enerji ve gıda güvenliği konusunda herkesi yol ayrımına ve stratejik karar almaya zorladığına dikkat çeken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’nin üç ana başlık altında acilen stratejik tedbirler almasının milli bir zaruret olduğunu söyledi.

 

EKONOMİK ÇALKANTILAR VE ASİMETRİK ÇATIŞMALAR HUZUR ÜMİTLERİNİ BALTALIYOR

 

Dünya genelinde barış, huzur, güvenlik ve istikrara duyulan özlem insanlığın haklı beklentisi, ortak hedefidir. Daha adil, daha eşitlikçi, daha dengeli, daha güvenli, daha hür bir hayat kuşku yok ki her insanın amacıdır. Ekonomik çalkantılar, sosyal gerilimler, siyasal anlaşmazlıklar, simetrik ve asimetrik çatışmalar huzur ümitlerini sistematik olarak baltalamaktadır. Terörizmin sancıları, aşırılıkçı ideolojilerin sakatlıkları, donmuş diyalogların ağır sonuçları, başarısız devletlerin savrulmaları, kitlesel ve düzensiz göçlerin neden olduğu çok boyutlu sorunlar artık hiçbir coğrafyayla sınırlı değildir. Devletlerarası kutuplaşmaların varlığı kadar, devlet altı gurupların, paramiliter örgütlerin, dünyanın farklı bölgelerinde yürütülen hâkimiyet mücadelelerine vekaleten katılan silahlı çetelerin iyice palazlandığı, geniş bir alana yayıldığı bilinen ve yakıcı bir gerçek olarak malumlarınızdır.

 

SAVAŞ VE ÇATIŞMALAR NEDENİYLE MİLYONLARCA İNSAN SIĞINMACI VE MÜLTECİ DURUMUNA DÜŞTÜ

 

Bugünkü dünya tablosunda sayıları 85 milyona ulaşan insan ya sığınmacı ya da mülteci durumuna düşmüş, yurtlarından ve yuvalarından kopmuşlardır. En son olarak, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle Türkiye’ye sığınan Ukraynalı sayısı 60 bini bulmuş, bu sayı diğer ülkelere gidenlerle birlikte 3,5 milyonu geçmiştir. Silahların konuştuğu yerde maalesef insanlık susmaktadır. Aynı zamanda savaş demek kıtlık demektir, yokluk demektir, tehdit demektir, mağduriyet demektir. Elbette haklı bir bahanesi olmayan, meşru bir temele dayanmayan hiçbir savaşın kazananı, kazançlı çıkanı da olmayacaktır. Neticesi ne olursa olsun, her savaşın kaybedeni insanlıktır, insani değerlerdir.

 

SAVAŞ NEDENİYLE ENERJİ VE GIDA KONUSUNDA YOL AYRIMINA GELİNDİ

 

Rusya ile Ukrayna arasında 34’üncü gününe girilen kriz ve çatışmaların küresel enerji ve emtia fiyat artışlarını nasıl tetiklediği, salgının yaraları henüz sarılmamışken hayat pahalılığını nasıl tırmandırdığı ortadadır. Rusya dünya doğalgaz rezervlerinin dörtte birine sahiptir ve Avrupa ülkelerinin toplam enerji tüketiminin yüzde 40’nı karşılamaktadır. Küresel gıda ihracatının neredeyse yüzde 25’i Rusya’nın tekelindedir. Bu ülke tek başına yılda 44 milyon ton buğday ihraç etmektedir. Rusya ve Ukrayna hükümetlerinin buğday ihracatını durdurduklarını açıklaması bazı ülkeler için tam bir felaket habercisidir. Ukrayna savaşı enerji ve gıda güvenliği konusunda herkesin bir yol ayrımında, stratejik bir karar aşamasında olduğuna da işaret etmektedir. Küresel ticaretin sekteye uğraması, tedarik zincirlerindeki kırılmalar, ekonomik faaliyetlerdeki daralmalar, çatışan taraflardan enerji ve gıda ithalatı yapan ülkeler için beka düzeyinde bir tehdittir.

 

TÜRKİYE ÜÇ ANA BAŞLIKTA ACİLEN STRATEJİK TEDBİR ALMASI GEREKİR

 

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün yaptığı son açıklamalarda, temel gıda emtialarının iki büyük ihracatçısı olan Rusya ile Ukrayna’nın tarımsal faaliyetlerinde muhtemel aksaklıkların dünya genelindeki açlık sorununu kamçılayacağı iddia edilmektedir. Kaldı ki yaşanan ve karşılaşılan gerçek de budur. Türkiye’nin üç ana başlık altında acil ve stratejik tedbirler alması milli bir zaruret olarak karşımızdadır. 

 

1. STRATEJİK TEDBİR: GIDA GÜVENLİĞİ TAM VE EKSİKSİZ SAĞLANMALIDIR

 

Birinci stratejik tedbir olarak, gıda güvenliğinin tam ve eksiksiz sağlanması şarttır. Konuyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın hassasiyeti, yaptığı açıklamaları, Tarım ve Orman Bakanlığımızın kayda değer ve önleyici adımları milletimizi rahatlatmaktadır. MHP, tarım sektörünü Türkiye’nin var oluş mücadelesinin kemer taşı olarak değerlendirmektedir. Hem doyacağız, hem doyuracağız, hem de kendi kendimize yeten bir ülke olacağız. Bu nedenle ekilebilir tarım arazilerini genişletmek ve çiftçilerimizi desteklemek zorundayız. Bizim düşüncemize göre, tarım sektörünün; yüksek verimlilikle ve kaliteli ürün üreten, teknoloji kullanabilen, ülke insanını besleyebilen ve ihracat kapasitesi yüksek, büyümeye sürdürülebilir katkı sağlayan bir yapıya kavuşturulması esastır. Bu sektör; üretim, işleme ve pazarlama boyutlarıyla bütüncül bir yapıya kavuşturulmalıdır. Üretici örgütlerinin güçlendirilmesine, tarımsal işletmelerin rekabet güçlerinin arttırılmasına ve pazarlama ağlarının geliştirilmesine ağırlık verilmelidir. Çiftçilerimize sağlanacak devlet desteği ürünün arz ve talebini dikkate alan, üreticinin yoksulluğunu ortadan kaldıran, refah artışı sağlayan, girdi maliyetlerini azaltan, üretim maliyeti ve ürün fiyatı dengesini gözeten, afetlere karşı koruyan bir anlayışla yapılandırılmalıdır.

 

TARIM KENTLERİ KURULMALIDIR

 

Ülkemiz şartlarına uygun yüksek verim ve kalitede tohum, fide, fidan ve damızlık hayvan geliştirilmesi ve üretimi desteklenmeli, dış bağımlılığa son verilmelidir. Tarımsal ürünlerin çeşitlendirilmesi, verim ve kalitenin yükseltilmesi, yerinde işlenerek katma değer elde edilmesi, istihdam sağlanması, marka olarak pazarlanmasına dayalı temel tarımsal yapılanma oluşturulmalıdır. Bunun yanında yatırım ve teknolojiyi kırsal alanlara yöneltmek üzere, tarım-sanayi entegrasyonunun sağlandığı kırsal cazibe birimleri olan “Tarım Kentleri” kurulmalıdır. Ülkemizde gıda güvenliği ve güvenilirliği çağdaş normlara, herkesi kapsayacak ve koruyacak seviyelere ulaştırılmalıdır. Bizim bu alanlarda yapılacak her girişime desteğimiz tamdır.

 

2. STRATEJİK TEDBİR: ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ TEMİN VE TAKVİYE EDİLMELİDİR

 

İkinci stratejik tedbir olarak, enerji arz güvenliğinin temin ve takviye edilmesidir. İleri teknoloji kullanılarak yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma vasıtasıyla, Türkiye enerji bağımlılığından kurtulacağı gibi uluslararası enerji piyasasının belirleyici aktörlerinden birisi haline gelmesi mümkündür. Bizim enerji politikamızın temel amacı şudur: Enerji dış bağımlılığının azaltılarak, güvenli enerji kaynaklarının oluşturulması, yerli enerji kaynaklarının verimli kullanılması, nükleer başta olmak üzere yeni enerji teknolojilerini üretecek yetkinliğe ulaşılması, enerjide çeşitlilik ve kaynak güvenliği sağlanması, enerji sıkıntısı yaratacak risklerin önlenmesi ile ülkemizin kurulu gücünün enerji talebini karşılayabilecek duruma getirilmesidir.

 

İSRAİL İLE YAPILACAK ENERJİ ANLAŞMASI

 

İsrail ile kurulan temaslar, bu ülkenin doğalgazının Avrupa’ya taşınmasıyla ilgili karşılıklı ve geliştirici işbirliği kanallarının açılması Türkiye’nin enerji konusundaki dezavantajlı pozisyonunu telafi edecek hamlelerden birisi olarak dikkat çekmektedir. Karadeniz’de keşfedilen 540 milyar metreküplük doğalgaz kaynağı, Doğu Akdeniz’de bulunacak yüksek rezerv miktarı ülkemizin elini ve enerji siyasetini elbette güçlendirecektir. Bizim enerjimiz, bizim ekmeğimiz, şayet doğru ve yerinde kullanmasını bilirsek, önümüze çıkarılan sanal engelleri aşma becerisi gösterirsek kesinlikle yetecektir. Türkiye hiç kimseye el açacak, ona buna minnet edecek bir ülke değildir. Anadolu coğrafyası binlerce yıldır bereketin diyarıdır. Türkiye tahıl ambarıdır. İnancımız ve itikadımız gereğince diyorum ki, Allah rızkımızın kefilidir. Milli seferberlik ruhuyla, eşsiz bir dayanışma şuuruyla enerji ve tarım sektörünü çembere alan stratejik tehditlerin önüne geçilmesi, bu kapsamda güvenliğin temin edilmesi siyasi sorumluluk sahibi herkesin müşterek görevi, tarihe ve millete karşı da manevi mükellefiyetidir.

 

3. STRATEJİK TEDBİR: GIDA FİYAT ARTIŞLARINA KARŞI CAYDIRICI ÖNLEMLER ALINMALIDIR

 

Üçüncü stratejik tedbir olarak,  özellikle bazı mal ve hizmetlerin, yine bir kısım gıda ve diğer ürünlerin fiyatlarında görülen hormonlu artışlara karşı caydırıcı ve etkili önlemlerin sürdürülebilir mahiyette alınmasıdır. Ayçiçek yağından sonra şeker fiyatlarında yaşanan tırmanışların gerçekçi bir temeli olmadığı gibi, piyasa şartlarının esasını da yansıtmadığı açıktır. Şekerin kilogram fiyatının iki hafta içinde 7 liradan 19 liraya çıkması ve bunun da siyasileştirilip istismar edilmesi pis bir kumpasın, bayat bir ekonomik operasyonun dış bağlantıyla servis edilmesinden başka bir şey değildir. Ülkemizde yeterli şeker olmasına rağmen, önümüzdeki dönemde fiyat artış beklentisi, bu beklentinin şiddetle körüklenmesi, şeker stoklayan fırsatçıların gözünü hırs bürümesi birden bire şekeri tartışma konusu haline getirmiştir.

 

TÜRKİYE'NİN ŞEKER EKSİĞİ YOKTUR FAZLASI VARDIR

 

Türkiye’nin yıllık şeker ihtiyacı 2,7 milyon tondur. Şu anda şeker eksiği değil, fazlası mevcuttur. Telaşa ve paniğe hiç gerek yoktur. Ancak stokçulardan, karaborsadan nemalanan, dini imanı para olan çıkarcılardan da mutlaka hesap sorulmalı, bunların yırtık yakalarından tutulmalıdır. Bizim önerimiz, Türk-Şeker’in fiyatları maliyetlere göre yeniden belirlemesi, pancar ekim kotasının aşamalı şekilde kaldırılmasıdır. Esasen mesele ne ayçiçek ne de şekerdeki fiyat artışlarıdır.

 

DÜN SEBZELERİ BAHANE EDENLER BUGÜN FARKLI ÜRÜNLERE BEL BAĞLADI

 

Dün domates, soğan, patates, patlıcan diyerek ortalığı karıştırmaya çalışanlar, bugün farklı ürünlere bel bağlamışlar, kendilerine alçakça ve kurnazca bir fırsat kapısı açmaya yeltenmişlerdir. Anlaşılan 2023’e kadar bu karanlık kampanya hız kesmeyecek, farklı boyut ve içeriklere bürünerek gıda güvenliğimizi ve sosyal bünyemizi tehdide devam edecektir. Ekonomik gerçeklerden uzak fiyat artışlarını siyasal itiraza dönüştürüp toplumsal kargaşaya yatırım yapanların kalbi taşlamış, Türkiye sevgileri buharlaşmıştır. Bunlar firavun siyasetinin figüranlarıdır. Bunlar Türkiye’nin karşısında dizilen husumet ve huşunet aktörleridir. Enflasyonun ve bunun sonucu olan hayat pahalılığın geldiği noktadan doğal olarak biz de rahatsızız, biz de müştekiyiz. Fakat zillete düşüp fiyat artışlarından siyasi propaganda konusu çıkarmaya heves edenleri de asla iyi niyetli göremeyiz, görmeyeceğiz.

 

ATEŞ OLSANIZ CÜRMÜNÜZ KADAR YER YAKARSINIZ

 

Devletimiz ve hükümetimiz tüm meselelere hakimdir. Türkiye’nin altını oymaya, toplumsal barışını bozmaya, huzur ve istikrarını sabote etmeye kalkışan zillet korosunu açık açık uyarıyorum, ateş olsanız cürmünüz kadar yer yakarsınız, bununla kalmaz kendinizi de ateşe vermiş olursunuz. Kışkırttığınız, gölgesinde yattığınız, ömür bağladığınız yalan ve dedikodular ters tepecek, alayınızı birden rezil edecektir. Türkiye’nin 2023 iradesine, geleceğe yön verme, dünyada imrenilecek bir seviyeye ulaşma iddiasına değil zillet ittifakı, onların ve arkalarındaki güçlerin yedi ceddi gelse yine de engel olmayacaktır.

 

Resim

 

 

 

 

Kaynak: Editör:
Etiketler: MHP Genel Başkanı, Devlet Bahçeli, yol ayrımı, gelinen noktada, Türkiye, stratejik tedbir, almak zorunda, milli görev, gıda ve enerji, güvenliği, enerji krizi, MHP
Yorumlar
Haber Yazılımı