MHP Lideri Bahçeli: Eşkıya TBMM'ye Hükmedemez
Haber Detayı
20 Nisan 2021 - Salı 15:11 Bu haber 2038 kez okundu
 
MHP Lideri Bahçeli: Eşkıya TBMM'ye Hükmedemez
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM'de eşkıyanın hükmünün geçmeyeceğini Türk Milletinin hükmünün geçerli olacağını söyledi.
MHP Haberi
MHP Lideri Bahçeli: Eşkıya TBMM'ye Hükmedemez

Cuma günü kutlanacak olan TBMM’nin 101’inci açılış yıl dönümü nedeniyle ilk Meclis'in kuruluşu ve verdiği mücadele hakkında TBMM Grup Toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bölücü odakların ve teröre yardım eden oluşumların TBMM'de yerinin ve sözünün olmaması gerektiğini belirterek, TBMM'de eşkıyanın hükmünün geçmeyeceğini Türk Milletinin hükmünün geçerli olacağını söyledi.

 

TBMM'NİN 101. AÇILIŞ YIL DÖNÜMÜNÜ KUTLAYACAĞIZ

 

Önümüzdeki Cuma günü mensubu ve meftunu olduğumuz TBMM’nin 101’inci açılış yıldönümü iftiharla kutlayacağız. İlk Meclis’in muhterem mebuslarını ve müstesna hatıralarını bir kez daha yad edeceğiz. 23 Nisan 1920 Cuma günü Ulus’taki Taş Bina’da milli iradenin teşekkülüyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atıldı. Kuran-ı Kerim tilavetleriyle, kesilen kurbanlarla, dudaklardan dökülen aminlerle, yüreklerden kopan dileklerle İlk Meclis tarih sahnesindeki muhkem yerini aldı. Meclis-i Mebusan’dan iltihak eden mebuslarla, Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mart 1920 tarihli Genelgesi mucibince yapılan seçimlerle belirlenmiş mebuslar Ankara’da toplandı. Demokrasi tarihinde, iki ayrı genel seçim vasıtasıyla oluşan tek Meclis Ankara’nın Ulus semtinden anıt gibi yükselen Büyük Millet Meclisi’dir.

 

İHANETE KARŞI İLK MECLİS'İN EŞSİZ İRADESİYLE DİRENİLMİŞTİR

 

Biliyoruz ki, işgale, istilaya, ihanete karşı İlk Meclis’in eşsiz iradesiyle direnilmiştir. Kurucu kahramanlar hiçbir zaman kanun dışına taşmamış, milli iradenin özlemlerinden kopmamıştır. Dünya üzerinde, zillete ve zulme Meclisi’nin etrafında kenetlenip savaş açan ikinci bir millet o güne kadar görülmemiştir. İlk Meclis, ordular kurup ordular yönetmiş, zaferden zafere koşarak vatanın harem-i ismetinden düşmanı söküp atmıştır. İlk Meclis imkansızlığa karşı imanın adı, yıkıma karşı yükselişin ahlakı, zalimlere karşı milletin aklıdır. İlk Meclis, istiklal haysiyetini, istikbal hedeflerini millet nam ve hesabına varlığında toplamış kahramanlık beratıdır.

 

SÖMÜRGECİLER MASA BAŞINDA TUZAK KURDULAR

 

Mondros Ateşkes Antlaşması, İmparatorluğumuzun esaret ve teslim belgesiydi. Sömürgeciler masa başında tuzak kurmuşlar, maalesef bu antlaşmaya imza koyanlar da zelil tuzağa düşmüşlerdi. Osmanlı İmparatorluğu 1.Dünya Savaş’ından çıktığından 1 milyon kilometre karelik toprağını kaybetmişti. Üstelik yalnızca toprak değil bağımsızlık da elden çıkmıştı. Birleşik Krallık Başbakanlarından birisi, milli varlığımızın tamamen ortadan kaldırılmasından bahsetmişti. Lord Curzon Türkleri entrika ve fesat kaynağı olarak yaftalamıştı. Elbette bu müfteriliğin Türk milleti nezdinde hiçbir itibarı yoktu. Çünkü şeytani emellerden rahmani sözler beklemek boşuna gayretti.

 

İLK MECLİS BEZGİN VE BİTKİN ANADOLU BOZKIRINDAN BİR GÜNEŞ GİBİ PARLADI

 

Vatan coğrafyası ateş altına alınmış, kanlı postallar dehşet saçmaya başlamıştı. Böylesi bir vasatta, İlk Meclis bezgin ve bitkin Anadolu bozkırından, yorgun ve yılmış beşeri varlıktan bir güneş gibi parladı. Umutsuzluğun koyu sisini dağıtmak maksadıyla Ankara mahreçli şanlı bir irade serpilip sivrildi. Ulus’ta tadilatı henüz tamamlanmamış taş binada toplumun her kesiminden, her meslek grubundan, farklı farklı dünya görüşleri olsa bile ortak paydaları vatanseverlik olan mebuslar bir araya geldi. Hatta dönemin bazı mebusları nice zorlukları aşarak Ankara’ya intikal etti. Mesela, Artvin Mebusu Ahmet Fevzi Bey, Şavşat halkından toplanan 75 lirayla yola çıkmış, Samsun’a sekiz günde gelebilmiş, buradan da 4 mebus arkadaşıyla bir at arabası kiralayarak güçlükle Ankara’ya ulaşabilmişti. Trabzon Mebusu Eyüpzade İzzet Bey Ankara’ya gelirken 6 Mayıs 1920 tarihinde, eşkıyalar tarafından Samsun-Çarşamba arasında şehit edilmişti.

 

İLK MECLİS'İN MEBUSLARININ ÇEKTİĞİ SIKINTILAR VE FEDAKARLIKLARI

 

İlk Meclis’in saygıdeğer mebusları, barınacak yerleri olmadığından Ziraat Mektebi’nin öğrenci yatakhanesinde kalmışlardı. İlk Meclis’te ışık yoktu, yasama faaliyetleri mumların ve isli gaz lambalarının altında yapılıyordu. Sıralar mekteplerden taşınmış, sararmış kâğıtlara kararlar yazılmıştı. İlk Meclis’in mebusları sekiz ay maaş alamamıştı. Bir yıl sonra da aldıkları maaşlarının yüzde 20’sini bütçe açığını kapatmak amacıyla devlete iade etmişlerdi. Meclisimizin açılışı, milletler mücadelesinin acımasızca sürdüğü bir dönemde; Türk milletinin tam bir mutabakatla, milli kimlikte ve milli hedefte buluşmasının, Yıllardır süren kayıpların çöküntüsünü atarak güç ve moral depolamasının, Teslimiyet ve tavizlere son vererek derlenip toparlanmasının, Silahla verilen bir mücadelede bile demokratik ve toplumsal uzlaşmayla sağlanan milli meşruiyetin dönüm noktasıdır.

 

İLK MECLİS TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN KURUCU İRADESİDİR

 

Ankara'nın Ulus Meydanı’ndaki Tek Katlı Taş Bina’dan ortaya çıkan sonuç, Yaklaşık iki asrı aşan elem ve çile dolu geri çekilmenin artık son bulacağının, Bugünkü coğrafyamız üzerinde ebediyen yaşamaya devam edeceğimizin, Vatanımızı sonsuza kadar koruyacağımızın, Akıl, hesap, irade, iman ve süngü ile birleşen bir mücadele ile Türklüğün makûs talihini döndüreceğimizin cihana tebliğidir. 23 Nisan 1920 tarihi, elbette ki üç yıl sonra varlığını ve bağımsızlığını bütün dünyaya ilan edecek olan Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi ve hukuki alt yapısının hazırlandığı bir döneminin başlangıcıdır. Bu yönüyle İlk Meclis, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu iradesidir.

 

TARİHİ BİR İBRET VE İHTAR LEVHASI OLDU

 

Bu tarih, vatanın bağımsızlığı ve milletin bekası için yüreğini ortaya koymuş muhteşem kadroların, aziz Atatürk liderliğinde tarihin akışını değiştirmesinin ilk hamlesidir. Büyük Millet Meclisi’nin açılması, aziz milletimizin bağımsızlığına yönelmiş olan ve sabırları zorlayan dayatma ve gelişmeler karşısında, neleri göze alıp, nasıl başarabileceğinin de emsalsiz örneğini teşkil etmiştir. Gerek Büyük Millet Meclisi'nin açılış şartları, gerekse sonradan yaşanan siyasi, sosyal gelişmelerin tamamı; bizleri küçümseyen, onurumuza ve mukaddesatımıza el ve dil uzatmaya yeltenen, gücümüzü sınamaya kalkışan mihrakları nasıl bir akıbetin beklediğini göstermesi bakımından tarihi bir ibret ve ihtar levhası olmuştur.

 

MİLLET MECLİSİNİN AÇILMASI İLE BAŞLAYAN SÜRECİN ÖNEMİ

 

Bu nedenle, Millet Meclisimizin açılması ile başlayan sürecin manasını ayrıntıları ile bilmenin, devlet ve millet hayatımızda yeniden karşımıza çıkan benzer tehditlerin doğru anlaşılmasında mühim bir tesiri olacağına inanıyorum. En müşkül anlarda bile Türk milletine gücü yetmeyenlerin, bugün yeni maceralarla şanslarını bir kez daha denemeye kalkışmaları bu açıdan beyhude bir çabadır. Tarihin acı ve tatlı hatıralarla kapanmış sayfalarını, son bulmayan intikam duygularıyla, asla hak etmediğimiz insanlık dışı iftiralarla tekrar açılmasına heveslenmek dikkat etmemiz gereken bir tehlike olarak karşımızdadır. Unutmayalım ki, inancımızın ve iddialarımızın devamı, ancak dayanma gücümüz, dirayetli tavrımız, dik duruşumuz kadardır. Bunun timsali de Büyük Millet Meclisi'nin açılışıdır.

 

ECDADIMIZDAN DEVRALDIĞIMIZ EMANETİN OMUZLARIMIZA YÜKLEDİĞİ GÖREV AĞIRDIR

 

Bu toprakları vatan yapan ecdadımızdan devraldığımız emanetin, omuzlarımıza yüklediği görev elbette ağırdır. Ancak bu kutlu vazifeyi yerine getirmek için ihtiyacımız olan cesaret ve ilham ise tarih sayfalarında fazlasıyla mevcuttur. Türkiye'nin yükselişi de, tıpkı 23 Nisan 1920‘de tecelli eden şuurda anlamını bulduğu gibi; sorunlara yalnızca başkent Ankara'dan bakan, ayrışmayı değil birleşmeyi, dağılmayı değil buluşmayı, parçalanmayı değil kucaklaşmayı, farklılaşmayı değil bütünleşmeyi hedefleyen kolektif şuurla mümkündür. 23 Nisan 1920'nin aziz hatıralarını aramak ve anlamak için çok uzaklara gitmeye gerek yoktur. 19 Mayıs adımında tecessüm eden yüksek ülkülerde, Ardı arkası kesilmeyen telgraflarda, Heyecanla buluşulan kongre salonlarında, Asker götüren katarların loş vagonlarında, Mermi taşıyan kağnıların gıcırdayan teknelerinde, Uykusuz gecelerle geçen Meclis sıralarında ve nihayet, Şehadetlerle dolu vatan topraklarında, onu anlamak ve tanımak isteyenler için kutlu anıları ve belgeleri sıcaklığını hala muhafaza etmektedir.

 

EN ÖNEMLİ DİRENÇ VE DAYANMA GÜCÜMÜZ

 

Dün olduğu gibi bugün de, kardeşliğimize musallat olan gelişmeler karşısında en önemli direnç ve dayanma gücümüz, yüreklerinin vatan ve millet sevgisi ile dolu olduğunu düşündüğüm siz muhterem milletvekillerinin yüksek iradesinde saklıdır. Aziz milletvekillerinin verecekleri her kararda mensubu oldukları "Gazi Meclis"in tarihine, şerefine, namusuna ve anlamına uygun hareket edeceklerine olan inancım tamdır. Meclis’i Gazi, varlığı Gazi, devleti Gazi olan bir milletin ve onun aziz temsilcilerinin teröre ve hıyanete bulaşmış, Türkiye düşmanlarıyla el ele vermiş siyasi bölücülere göz yumması da düşünülemeyecektir.

 

TBMM'DE BİRİKEN FEZLEKELER BİR AN ÖNCE GÖRÜŞÜLÜP KARARA BAĞLANMALI

 

TBMM’de biriken fezlekelerin bir an önce görüşülerek karara bağlanması terörle mücadelede teşvik edici ve kamçılayıcı bir işlev görecektir. Bu Meclis’te meşru her görüş demokratik sınırlar çerçevesinde tıpkı 1920’li yıllarda olduğu gibi özgürce seslendirilmelidir. TBMM, Türk milletinin irade ve egemenliğinin temsil kurumudur. Milli hassasiyetlerin, milli gayelerin, milli birlik ve kardeşliğin ana karargâhı burasıdır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletin önünde ve üstünde bir güç yoktur. Hiçbir bölücü odağın, terörizme yardım ve yataklık yapan hiçbir menfur oluşumun, Mehmetlerimize kast eden, vatan evlatlarına kurşun sıkan hiçbir hain örgüt uzantısının Gazi Meclis’te yeri olamaz, demokrasi adına söyleyecek tek bir sözleri dahi bulunamaz.

 

TBMM'DE EŞKİYANIN HÜKMÜ DEĞİL MİLLETİN HÜKMÜ GEÇERLİDİR

 

TBMM’de eşkıyanın hükmü değil milletin hükmü geçerlidir. Dün yedi düvele meydan okuyan, en buhranlı anlarda, en ağır şartlarda bile demokrasinin erdeminden ayrılmayan Gazi Meclis’te her fikre cevaz vardır, ama ihanete, bölücülüğe, bölünmeye icazet yoktur, izin yoktur, fırsat yoktur. Bu tarihi ve milli kararlılığa herkesin riayeti samimi dileğimdir. Cumhuriyetimizden üç yıl önce açılmış olan TBMM, nasıl ki yeni Türk devletinin doğuşunu müjdelemişse, pırıl pırıl çocuklarımız da ülkemizin onurlu ve yüksek geleceğini müjdelemektedir. Bu kutlu günün çocuklarımıza armağan edilmesinin en önemli nedeni ve gerekçesi de bize kalırsa budur.

 

ÇOCUKLARIN BAYRAMINI ŞİMDİDEN KUTLUYORUM

 

Milletimiz, bağrından yetişen yeni nesillerle varlığını sürdürecek, devletimiz genç kuşaklarla geleceğe umutla bakmaya devam edecektir. Bu vesileyle sevgili çocuklarımızın ve bugünün kendilerine ithaf edildiği dünyadaki bütün çocukların bayramını şimdiden kutluyorum. Gerçek ve kalıcı barış, huzur, mutluluk ve kardeşlik diliyorum. Yüzyıllarca hüküm sürdüğümüz coğrafyalarda, varlığını feda ederek huzur içinde yatan meçhul kahramanların muhterem hatıralarını minnetle yâd ediyorum. Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nde hayat ve vücut bulmamızı sağlayan kahraman nesilleri, bu kutlu Meclis'i emanet eden büyük Atatürk'ü, ilk Meclis’in muhterem üyelerini, ebediyete irtihal etmiş tüm milletvekillerini rahmetle anıyorum.

 

Resim

 

 

 

 

Kaynak: Editör:
Etiketler: Devlet Bahçeli, TBMM, eşkıyanın hükmü, eşkıya dünyaya hükümdar olmaz,
Yorumlar
Haber Yazılımı