Bahçeli: Üç Siyasi Partinin Birbirinden Farkı Kalmadı
Haber Detayı
22 Kasım 2022 - Salı 19:44 Bu haber 2689 kez okundu
 
Bahçeli: Üç Siyasi Partinin Birbirinden Farkı Kalmadı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, söylemleri bakımından üç siyasi partinin birbirinden farkının kalmadığını söyledi.
MHP Haberi
Bahçeli: Üç Siyasi Partinin Birbirinden Farkı Kalmadı

TBMM Grup Toplantısının son bölümünde, terör örgütü PKK'nın bombalı saldırısı ve TSK'nın Irak ve Suriye'nin Kuzeyine düzenlediği Pençe-Kılıç Harekatı’nın iç siyasete yansıması konusunda değerlendirmelerde bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, söylemleri bakımından terör örgütlerine bir nevi cephane taşıyan köksüzler olarak değerlendirdiği CHP ve İyi Parti'nin HDP’den farkının olmadığını belirterek, 2023 yılında bölücü siyasete artık son verileceğini ve alayını müstahak oldukları sonuçlarla yüzleştireceklerini söyledi.

 

BİR SORUNUN BAŞKA BİR SORUNLA ÇÖZÜLDÜĞÜ GÖRÜLMEMİŞTİR

 

Ahlaklı insan, sorumluluk bilinci yüksek insan demektir. Bu bilinç hali vicdana işlerlik katmakla birlikte, üstlenilen görevlere de işlevsellik kazandıracaktır. Bir sorunun başka bir sorunla çözüldüğü ise görülmemiştir. Sorumsuz ve sorunlu kişilerin bir defa dürüst ve samimi olmaları ham bir hayaldir. Tutarsızlığın, ilkesizliğin ve ilkel dürtülerin pençesinde ömür tüketen hastalıklı zihniyetlerin değerler hiyerarşimize devamlı saldırı halinde bulunmaları esasında tedavülde bulunan karanlık bir senaryonun varlığına bariz delildir. Sesi çok çıkanların haklı görülmesi, avazı çıktığı kadar bağırıp kötü niyetlerini örtbas edenlerin meşru sayılması, dahası bunların koro halinde insanlık onurundan bahsetmeleri hem imkansız hem de izansız bir beklentidir.

 

AYNI ŞEYLERİ YAPARAK FARKLI SONUÇLAR BEKLEMEK AKIL TUTULMASIDIR

 

Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek akıl tutulmasıdır. Hep aynı yoldan giderek ayrı bir yola çıkılacağını sanmak gaflettir. Aynı ezberleri tekrar ederek değişik anlamların doğacağını ummak eğer aptallık değilse biliniz ki şaşkınlık ve dağınıklıktır. Bölücü çevrelerin, terör örgütlerinin, onlara yardım ve yataklıkta eşik tanımayan lekeli işbirlikçilerin ağızlarından düşürmedikleri kavramlar hepimizin ve herkesin malumudur. Sıkıştıkları her saha ve zeminde demokrasi propagandası yapan bölücü ve yıkıcı odaklar, aslında anarşizme ve despotizme saplanmış meşrep ve mizaçlarını gizlemenin telaşına kapılan bayraksızlardır. Barıştan, haktan, hukuktan bahsedip bu değerlerin hilafına yapmadıkları iğrençlik ve ihanet bırakmayanlar her seferinde çürük tahtaya çivi çakmakla uğraşan vatansızlardır. Bir kavrama sık sık müracaat etmek ona itibar ve itimat edildiğinin göstergesi olamayacaktır. Yalanı gerçekle besleyen gri propaganda ustalarına aldanacak da hiç kimse kalmamıştır.

 

MÜSLÜMAN TÜRK AYNI DELİKTEN İKİ DEFA ISIRILAMAZ

 

İnsan haklarını en çok terennüm ve telaffuz edenler, bu hakka en fazla zarar veren zırva kişilerdir. Zehri zemzem suyu diye servis edenlerin, hıyaneti hak kılıfıyla gizleyip örtenlerin foyası artık meydanda, ipliği de pazardadır. Müslüman Türk aynı delikten iki defa ısırılamaz. Isırmaya çalışanların da ya dili ya da kafası kopacaktır. Hak kavramının bir hukuki bir de manevi tarifi vardır. Hukukta, hak kendi içerisinde kamusal haklar ile özel haklar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Özel haklar ise mutlak haklar ile nisbi haklar adı altında iki kategoride ele alınmaktadır. Hak, hukuken korunan ve sahibine bu korunmadan yaralanma yetkisi tanıyan bir değer kavramıdır. Kur’an-ı Kerim’de 247 yerde geçen hak kelimesi ayeti kerimelerin çoğunda batılın zıddı olarak anlam ve yer bulmuştur. Hak, haklınındır, hakkedenindir, bunun ismi de Merhum Hocamız Prof.Dr. Erol Güngör’e göre adalettir.

 

İHANET BİR HAK DEĞİLDİR

 

Türk kültür hayatının, bunun yanında Türk milliyetçiliğinin muteber yüzlerinden birisi olan Merhum Hocamız Prof.Dr. Ahmet Süheyl Ünver, Türklerin adaletle bir memleketi yani bir mekanı değil, zamanı fethetmeyi bildiklerini söylerken bir yönüyle koskoca tarihimizi özetlemiştir. Bu kapsamda hakkı adaletten tefrik etmek mümkün değildir. Şimdi gelelim asıl mevzumuza, asıl meramımıza. İhanet bir hak değildir, kötülük bir hak değildir, suç işlemek bir hak değildir, insan öldürmek bir hak değildir, bunların hepsi hukukun direkt konusudur. Biz kişi hak ve hürriyetine, yine kişisel mahiyette ifade ve düşünce serbestliğine bir başkasının güvenlik ve hürriyet sınırlarını ihlal etmediği sürece amasız, önşartsız bağlıyız, saygılıyız ve pek tabii sadığız. Fakat bu haklar kişisel olmaktan çıkıp kolektif bir özelliğe büründüğü andan itibaren itirazımız ve karşı çıkışımız kaçınılmazdır. Küfür bir hak değil, bir ahlak sorunudur. 

 

TERÖR BİR HAK DEĞİL, AĞIR BİR İNSANLIK SUÇUDUR

 

Terör bir hak değil, ağır bir insanlık suçudur. Geldiğimiz bu aşamada merakımız şudur: Temel hak ve hürriyetler ekseninde mangalda kül bırakmayan çevrelerin asıl varmak ve ulaşmak istediği yer neresidir? Sözde büyük Kürdistan’ın kurulması bu çürümüşlere göre bir hak mıdır? Emperyalizmin maşası olmak, küresel cinayetlere sessiz kalmak, insan onurunun ayaklar altına alınmasına tepkisiz durmak bir hak mıdır? Yoksa bir hayasızlık mıdır? ABD’nin 10 Kasım 2022 tarihinde, Litvanya’da “Dünya Özgürlükler Kongresi”ni toplayıp hedef ülkelerin muhaliflerini aynı potada buluşturması, mesela Enes Kanter isimli tescilli teröristin oraya katılması, bu çerçevede Cumhurbaşkanımızın iftiralara maruz kalması bir hak mıdır? Yoksa düşmanca bir kampanya mıdır? LGBT’yi desteklemek, Türk ve İslam’ın kıymet hükümlerine husumet cephesi açmak bir hak mıdır? Yoksa bir sapkınlık mıdır? İstiklal Caddesi’nde bombayla bebek arabası devirmek, Ecrin ve Yağmur evlatlarımızla birlikte 6 insanımızı katletmek bir hakkın konusu mudur? Yoksa şerefsizliğin mi göstergesidir? Televizyon ekranlarında sabitleşmiş sahte ve sabit fikirli sözde yorumculara, kerameti kendinden menkul cehil uzmanlara, aydınım diye ortalıkta gezinip fecrimizi ve nefesimizi kesmeye odaklanmış şarlatanlara bilmediğimiz hangi hak ve hukuk zemininde katlanmak, dayanmak mümkün ve muhtemeldir?

 

TARLAMIZI HİÇ KİMSEYE SÜRDÜRMEYECEĞİZ

 

Türkiye düşmanlarıyla mücadele, ihanete beden olmuş grup, örgüt, oluşumlara direnme hem hakkımız hem de sonuna kadar görevimizdir. Türk milleti hakkını yedirmeyecek, haksızlığa boyun eğmeyecektir. Eğer hakkımızı aramazsak, eğer hakkımızdan vazgeçersek, eğer hain emellerin hak söylemlerinin altında kalırsak önce şerefimizden, sonra da vatanımızdan mahrum olacağımız bir tarih gerçeği halinde karşımıza çıkacaktır. Merdivenden tırmanırken çok dikkatli olmak durumundayız. Ezkaza, Allah muhafaza, bu esnada düşersek, unutmayınız ki, ya ayağımızı yanlış bir yere basmışızdır, ya dengemizi kaybetmişizdir, ya başımız dönmüştür, ya da birileri taammüden itmiştir. Türk milletinin her ferdi temiz doğup temiz yaşamaktadır. Milletimizin her güzel insanı iyi kalpli, halimselim fıtratlıdır. Biz harmanda savrulan denelerden olmayacağız. Tarlamızı hiç kimseye sürdürmeyeceğiz. Hakkımız, Hakk’ın lütfudur, bundan ödün vermeyeceğiz.

 

TERÖRLE MÜCADELE HAKKIMIZDIR

 

Terörle ve terörizmle kesintisiz mücadele hakkımızdır. Bu hak milli güvenliğimiz, milli bekamız, milli varlığımız için hayat memat konusudur. Tek bir teröristin yaşamasına dahi artık göz yumamayız. Terör örgütleriyle, yemlendikleri arpalıklarla, arkasında duran ahlaksızlarla tarihi bir hesaplaşmanın içindeyiz. 19 Kasım 2022 gecesi icra edilen Pençe-Kılıç Harekatı Türkiye’nin ve Türk milletinin hukuki ve meşru bir hakkıdır. Bu harekata karşı gelen, bu harekatın durdurulmasıyla ilgili dünyaya çağrı yapan HDP, TBMM’ne sızmış düşman bakiyesidir. Böylesi parti görünümlü bir örgütün siyaset hayatımızda bulunması haksızlıktır. Bu bölücü şebeke kapatılmasın da Hazine’den aldığı yardımlarla teröristlere para aktarmaya devam mı etsin? Buna göz mü yumalım? Fahiş adaletsizliğe sesimiz çıkmasın mı? Anayasa Mahkemesi’nin hala neyi beklediğini sormayalım mı?

 

2023 YILINDA BÖLÜCÜ SİYASETE ARTIK SON VERİLMELİDİR

 

HDP, Türk siyasetine tuzaklanmış zaman ayarlı bombadır. Bu bomba ya bombacıların elinde patlayacak ya da patlatılacaktır. 2023 yılında bölücü siyasete artık son verilmelidir. İlle de siyaset yapalım diyorlarsa, toplasınlar büyük kongrelerini, iltihak ve irtica etsinler tek yumurta ikizleri CHP'ye. Nasıl olsa siyasetleri aynıdır, tıynetleri aynıdır, niyetleri aynıdır, melanet hedefleri de aynı kavşağa açılmaktadır. Buradan baktığımızda CHP’yi HDP’den, HDP’yi de CHP’den ayrı görmemiz, ayrı tutmamız hayal ötesi bir durumdur. Öldürülen teröristlere baş sağlığı dilemek, Türk askerini suçlamak, Türkiye’nin karşı cephesinde konuşlanmak bir hak değil, habisliktir, hainliktir, hafifmeşrepliktir. HDP ile iş tutup aynı iptidai gayeler etrafında toplanan herkes bu sözümün aracısız muhatabıdır.

 

BU İKİ PARTİNİN HDP'DEN NE FARKI VAR?

 

İstiklal Caddesi’nde kirli bir organizasyon olduğunu, bu kanlı saldırının 2023 seçimleri için siyasi bir mahiyet taşıdığını iddia ve ifade edenler bu milletin evladı olamazlar, bu vatanın sahibi olamazlar, al bayrağın gölgesinde de duramazlar. CHP’nin bazı yöneticilerine bakıldığında, İstiklal Caddesi’nde bomba patlatan teröristleri ve örgütlerini aklama ve arındırma çabasında oldukları fark edilecektir. Belge var mı diye sormaları, terör saldırısını muamma olarak tanımlamaları vahim bir çarpıklıktır. İP’in bazı yöneticilerine bakıldığında, aynı tavır ve tutumla hareket ettikleri görülecektir. Bunlar terör örgütlerine bir nevi cephane taşıyan köksüzlerdir. Sorarım sizlere, bu iki partinin HDP’den ne farkı vardır? Bir CHP’li çıkıp, teröristin PKK üyeliği muamma diyebiliyor. Bir İP’li çıkıp, ne delil var diye sorabiliyor. Bir başka ucube de İstiklal Caddesi saldırısını hükümetin düzenlemiş olabileceğini iddia edebiliyor. PKK/YPG’li teröristler yakalanmış ve her şeyi itiraf etmişken, zillet ittifakının teröristlere avukatlık yapması, terörizmin dümen suyuna girmesi utanç verici bir alçalmadır.

 

SURDA GEDİK AÇMAK İÇİN ÇIRPINANLAR

 

Teröriste tek bir şey söylemeyen veya söyleyemeyen CHP’li grup başkan vekilleriyle bazı milletvekillerinin HDP ile el ele tutuşup terörle mücadelede muazzam işler yapan İçişleri Bakanımıza saldırmaları, hükümeti karalamaya çalışmaları siyasi namus ve milli onur yokluğunun apaçık işaretidir. İçişleri Bakanımıza alçak diyen, haksız suçlamalarda bulunan, surda gedik açmak için çırpınan, kale duvarlarını yıkmak için dinamit görevi yapan, PKK/YPG adına saldıran terörsevicilerin topu aşağıların aşağısıdır, alçaktır, namerttir. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne iftira atanların alayı birden düşman saflarında paralı askerliğe talip olmuş müptezellerdir. Teröristlerin yapamadığını holiganları ve fanatik yandaşları yerine getirmek için kuyruktadır. Terör örgütlerinin sözcülüğe meyletmek, onların üslubuyla devlete ve hükümete hakareteler sıralamak haramzadeliktir.

 

BİR GÜN HEPİNİZİ MÜSTAHAK OLDUĞUNUZ SONUÇLARLA YÜZLEŞTİRECEĞİZ

 

Türkiye’miz; bu yıkıcı ve vahim gelişmelerle beraber, bugün zillet partilerinin neden olduğu; Ekonomik sızma, tehdit ve sömürme, Kültürel ve tarihi değerlerimize sabotaj, Varlığımıza yönelik stratejik tehdit, Devlet kurumlarına yönelik kuşatma, Milli yapımıza yönelik saldırı, İnançlarımıza yönelik aşağılama, Yoğun bir propaganda ablukası, Gizli servislerin örtülü operasyonu ile karşı karşıyadır. Hamd olsun hepsini, her seviyede karşılamaya hazırız, buna da muktediriz. Biz devletimizin de, hükümetimizin de, güvenlik güçlerimizin de, milletimizin de her şart altında yanındayız, hodri meydan canımızla, kanımızla arkalarındayız. Buradan teröristlere ve destekçilerine açık açık sesleniyorum: Ölünüzü, dirinizi, her gün birinizi, bir gün hepinizi müstahak olduğunuz sonuçlarla billahi yüzleştireceğiz. Taviz yoktur, teslimiyet yoktur, geri dönmek yoktur, geriden bakmak yoktur, hakkımızı, hukukumuzu ve huzurumuzu çiğnetmek asla söz konusu olmayacaktır.

 

PENÇE KILIÇ HAREKATI TERÖRİSTLERİN KAFALARINA DEMİR YUMRUK GİBİ İNMİŞTİR

 

Pençe-Kılıç Harekatı teröristlerin kafalarına demir yumruk gibi inmiştir. Terör örgütünün barınakları, sığınakları, mağaraları, tünelleri, depoları, inleri tahrip ve imha edilmiştir. Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki; Kandil, Asos, Hakurk ile Ayn el Arap, Tel Rıfat, Cizire ve Derik bölgelerinde tespit edilen 89 hedefe havadan kılıç darbeleriyle müdahale edilmiş, 140 km’lik bir derinlik istikametinde arka arkaya sortiler yapılmıştır. İşin özünde bizim terörle mücadelemiz küresel güçlerle mücadeledir. PKK/YPG’yi eğitip donatan, para ve silah yardımıyla destekleyen başta ABD olmak üzere, fail ülkeler Türkiye’nin karşısındadır. Pençe-Kılıç Harekatı’ndan bir gün önce, ABD’nin Özel Kuvvetler Komutanın teröristlerin sözde mezuniyet törenine katılıp nasıl olduğu belli olan sözde başarılarından dolayı gurur duyduklarını açıklaması yalnızca skandal değil, müttefiklik hukukuna saplanmış yeni bir hançerdir.

 

KALEMİZİ İÇTEN ÇÖKERTMEK İSTEYEN AMERİKA'NIN GAYRİ MEŞRU PARYALARI

 

Klasikleşmiş bir ifadeyle söylersek, Türkiye’nin iç politikası, ABD’nin dış politikasıdır. Devşirilmiş zillet ittifakı da bu dış politikanın tutsak alınmış uydusudur. PKK/YPG terör örgütünü kara gücü olarak isimlendiren, petrol kuyularında nöbete diken, bütçesinden yüksek meblağlarda kaynak ayıran ABD, Türkiye’ye açık cephe açmıştır. Biz bu cepheyi görüyoruz, reste rest diyecek mertliği ve yürekliliği sonuna kadar da gösteriyoruz. Pençe-Kılıç Harekatıyla ilgili ABD’ye bilgi verilip verilmediğinin izini süren bir İP’li milletvekilinin sivri ve sinirleri geren mütemadi beyanatları bir bakıma ABD’ye yakılan yeşil ışığın, sallanan ve selamlayan kirli elin teyididir. Kalemizi içten çökertmek isteyen Amerika’nın gayri meşru paryalarına Türk milletinin asaletiyle cevap vereceğimizden, 2023’te bunların hakkından demokrasinin imkanlarıyla geleceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır.

 

TÜRKİYE'Yİ GEÇMEYE ÇALIŞANLARA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ

 

Cumhur İttifakı Çanakkale müdafaasıdır, Türkiye’yi geçmeye çalışanlara müsaade etmeyecektir. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizi duayla ve gönülden destekliyoruz. Dökülen her kanın hesabının sorulacağına inanıyoruz. Hesap vakti teröristlerin toprağa düşme vaktidir. Hiçbir hain kaçamayacak, kurtulamayacak, son pişmanlık da fayda etmeyecektir. Terör örgütünün saldırılarını görmeyip Türkiye’yi suçlayanların bahtı bağlanmış, basiretleri kapanmış, aidiyet damarları kurumuştur. Dün Gaziantep’in Karkamış ilçesine PKK/YPG’li teröristlerin Suriye’den düzenlediği roketli saldırıda maalesef 2 evladımız şehit olmuş, 19 evladımız da yaralanmıştır. Önceki gün de Kilis Öncüpınar Sınır Kapısı bölgesine roketli saldırıda bir askerimiz ile 7 polisimiz yaralanmıştır. İstiklal Caddesi’nde yapılan kanlı saldırının hesabı nasıl sorulmuşsa, Karkamış ve Öncüpınar Sınır Kapısı bölgesine yapılan saldırıların hesabı da misliyle sorulacaktır. Terör saldırılarında hayatlarını kaybetmiş kardeşlerime Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, başımız sağ olsun diyorum. Tedavi altında bulunan kardeşlerimize de şifalar diliyorum.

 

2023 YILINDA BU MELANETİN KÖKÜNÜ BÜTÜNÜYLE KURUTACAĞIZ

 

Tek bir terörist bırakmayacağız. Havadan başlayan operasyonların kara gücümüzle desteklenip tamamlanmasını da umut ediyor, bunu temenni ediyorum. 2023 yılında bu melanetin, bu musibetin kökünü bütünüyle kurutacağız. Milletimiz müsterih olsun, Türkiye Cumhuriyeti çok güçlüdür. Tarih boyunca nice badireleri yendik, nice tuzakları bozduk. Kürt kökenli kardeşlerim de oynanan şer oyunların farkındadır. Ne PKK’nın, ne YPG’nin, ne HDP’nin Kürt kökenli kardeşlerimle hiçbir bağ ve bağlantısı yoktur, olmamıştır, kesinlikle de olmayacaktır. Milli birlik ve dayanışma ruhuyla, mazisi bin yıla dayanan kardeşlik şuuruyla her zorluğun, her zulmetin, her zalimliğin üstesinden geleceğimizi dostlarımız da, düşmanlarımız da akıllarından bir an olsun çıkarmamalıdır.

 

TÜRKİYE'NİN DIŞ TEMASLARI

 

Sayın Cumhurbaşkanımızın Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’yle Katar’da kurduğu temas doğru bir temastır, bize göre arkası getirilmelidir. Bununla da kalınmamalı, Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile de görüşme vasatı açılmalı, terör örgütlerine karşı ortak bir irade oluşturulmalıdır. Türkiye’nin Mısır, Suriye ve Irak’la tarihten gelen çok güçlü bağları vardır ve bilinmektedir. Biz doğrudan ikili görüşmeleri başlatamazsak bozguncular aramızı iyice açacaklardır. Ülkemizin komşularıyla yapıcı, müspet, geliştirici ve samimi diyaloglar kurması aynı zamanda 2023’ün hedefleriyle de müzahirdir.

 

İSTANBUL BORSASI VE ZİNCİR MARKETLER

 

Ayrıca CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Borsası’na yönelik suç oluşturan açıklamalarını kabul etmemiz, olağan görmemiz düşünülemeyecektir. Yatırımcıları korkutan, İstanbul Borsası’nın cazibesine ve saygınlığına gölge düşürmeye tevessül eden Kılıçdaroğlu sorumsuzdur, şuursuzdur. İstanbul Borsası’nın yükselişi devam edecek, önü de ardına kadar açık olacaktır. Borsa’ya bizim güvenimiz tamdır. İstanbul Borsası yerli ve yabancı yatırımcılar için en güvenli limandır. Bu arada zincir marketlerde gün aşırı yapılan zamların toplumsal ve ekonomik huzurumuza tahammülsüzlük olduğu kanaatindeyiz. Ticaret Bakanlığımızın fırsatçıların üzerine kararlılıkla gideceğinden, keyfi ve hatta sinsi bir plan dahilinde fiyat etiketlerini şişirenlerden adli ve idari manada hesap soracağından kuşku duymuyoruz. Vatandaşlarımızın kesesine dokunan kim olursa olsun karşısındayız. Sürekli zam yapan zincir marketlerin FETÖ’yle irtibat ve ilişkisinin titizlikle araştırılması gerektiğine de inanıyoruz. Milletimizin sırtına zam kamburu yerleştirmek isteyenler her yerde bizi karşılarında bulacaktır. Bu açgözlülere müsamaha gösterilmemelidir. Ekmeğimizden çalan, sofralarımızın tadını kaçıran, mutfaklarımıza karabasan gibi çöken kim varsa iki yakasından tutmak devletin asli vazifesidir, bu vazife de bihakkın yerine getirilecektir.

 

CUMHUR İTTİFAKI OLARAK, ZALİMİN KARŞISINDA MAZLUMUN YANINDAYIZ

 

Bizim siyaset ve düşünce temelimizce, Bilge Kağan’ın öğüdü vardır, Dedem Korkut’un bilgeliği. Yunus Emre’nin sevgisi vardır, Hacı Bektaş’ın erdemi. Fatih’in vizyonu vardır, Mehmetçiğin cesareti. Atatürk’ün liderliği vardır, Türkeş Bey’in çağrısı. Cumhur İttifakı olarak, zalimin karşısında, mazlumun yanındayız. Biz acımasız küresel sömürünün arasından milli sanayimizi yükseltmek istiyoruz. Bali’de geçen hafta toplanan G-20 Zirvesi’nden hemen sonra açıklanan Sonuç Bildirgesi’nde ifade edilen savaş çağı riskine karşılık, bölgemizde ve bütün dünyada barışın tesis edilmesini istiyoruz. Küresel yağma düzeninin oyununu bozup kendi kaynaklarımızı kullanmak istiyoruz.

 

YAZILMIŞ SENARYOLARI REDDEDİP KENDİ ONURLU GELECEĞİMİZİ BELİRLEMEK İSTİYORUZ

 

Yazılmış senaryoları reddedip kendi onurlu geleceğimizi belirlemek istiyoruz. Vatanımızı huzurla yaşanan bir istikrar merkezi yapmak istiyoruz. Kardeşliğimize sahip çıkmak istiyoruz. Bağımsızlığımızı korumak istiyoruz. Türkiye’mizi Lider Ülke yapmak istiyoruz. Bunun için nefes alır gibi çalışıyoruz, inançla ve irfanla çabalıyoruz, buna da sonuna kadar devam diyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, başarılarla ve güzelliklerle dolu bir hafta geçirmenizi temenni ediyorum. Sağ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun.

 

Resim

 

 

 

 

 

Kaynak: Editör:
Etiketler: MHP Genel Başkanı, Devlet Bahçeli, söylemleri bakımından, üç siyasi partinin, birbirinden farkı, kalmadı, TBMM, Türkiye, MHP, siyaset, mücadele
Yorumlar
Haber Yazılımı