MHP'li Varlı'dan Hükümete Üretime Yönelik Çözüm Önerisi

Coronavirüs salgını döneminde üretimin öneminin bir kez daha ortaya çıktığını belirten MHP Adana Milletvekili Muharrem Varlı, TBMM Genel Kurulu'nda MHP Grubu adına yaptığı konuşmada, Tarım ve Hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren üreticilerin prim, tohum, ithalat yasağı ve kredi yapılandırması desteğiyle üretimi arttıracaklarını belirterek, üreticilerin kimseye muhtaç olmadan yaşaması ve Türkiye ekonomisine katkıda bulunabilmesi için Hükümete çözüm önerilerini sundu.

 

SALGIN NEDENİYLE ÜRETİMİN ÖNEMİ BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKTI

 

Bugün, burada tarım adına birçok maddeyi inşallah kanunlaştırmaya başlayacağız. Öncelikle kanunlaştırdığımız her maddenin ülkemize, milletimize ve tarım sektörüne hayırlı olmasını diliyorum. Tarım denilince burada birçok konu gündeme geliyor. Öncelikle, pandemiyle birlikte, üretimin ne kadar önemli olduğunu, insanlık için gıdanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış oluyoruz. Biz de her konuşmamızda, her sözümüzde insanlığa, Türk milletine üretimi sağlayan çiftçilerimizin korunması gerektiğini, onların eksiklerinin tamamlanması gerektiğini, çiftçilerimizin taleplerinin giderilmesi gerektiğini burada sizlerle paylaşıyoruz ve şunu özellikle altını çizerek beyan etmek isterim ki çiftçimiz gerçekten her türlü zorluğa, her türlü zor şartlara rağmen, girdi maliyetleri yüksek olmasına rağmen üretmeye ve insanlarımızı doyurmaya, hatta ihracatımıza ve ülkemize döviz kazandırmaya devam ediyor. Bu açıdan gerçekten önemli bir iş yaptığına inandığımız çiftçilerimizi de korumak ve savunmak hepimizin hakkıdır diye düşünüyorum.

 

ENERJİ VE PETROLDEN SONRA EN ÇOK İTHAL EDİLEN PAMUĞUN EKİM ALANI ARTTIRILMALI

 

Bizim, enerji ve petrolden sonra en büyük ithalatımız yağlı tohumlarda yani bugün pamuk ve soya fasulyesi... Pamuğun yüzde 50'sini yani Türkiye'nin ihtiyacı olan pamuğun yüzde 50'sini ithal ediyoruz. Yine soya fasulyesinin aşağı yukarı yüzde 90'ına yakınını ithal ediyoruz. Şimdi, Sayın Bakan pamuk prim destekleriyle ilgili, 1,1 liraya çıkarıldığıyla ilgili -yani eski parayla 1 milyon 100 bin lira - açıklama yaptılar. Olumlu bir gelişme, yeterli değil. Ben çiftçi adına, çiftçilerimizin beklentisi adına söylüyorum; yeterli olmamakla birlikte, olumlu bir gelişme. Bu -inşallah, biraz daha artırılarak- pamuk ekiminin Türkiye'de teşvik edilmesi ve pamuğun mutlaka ektirilmesi lazım. Çünkü pamuk, endüstriyel bir bitki olmasının yanı sıra, aynı zamanda gıda ve yem sanayisine de büyük katkısı olan bir bitki. Yani bugün ham yağ ihtiyacımızı en çok karşıladığımız şeylerden bir tanesi çiğit. Çiğitten ham yağ elde ettiğimiz zaman, Türkiye'nin ham yağ ihtiyacına çok ciddi manada katkı sağlıyor. Yine, çiğitten elde ettiğimiz yem özellikle hayvancılık sektöründe çok ciddi katkılar sağlıyor. Onun için pamuğun mutlaka ektirilmesi lazım.

 

DESTEKLEME FİYATLARI ÖNCEDEN AÇIKLANIRSA ÇİFTİ ONA GÖRE PLANLAMA YAPAR

 

Ve bu prim destekleri açıklanırken de yine, Sayın Bakandan ricamız ve Bakanlık yetkililerinden talebimiz şudur ki bir an önce açıklansın. Yani pamuk ekimine başlanmadan önce, bu prim destekleri açıklanırsa çiftçi kendini ona göre yönlendirir. Mesela, bir yıl önce 1 milyon 100 bin lira olacağı açıklanmış olsaydı, pamuk ekim alanlarının en az yüzde 30, yüzde 40 daha fazla olacağına inanıyorum. Çünkü ben de bir çiftçiyim yani biz de pamuk ekiyoruz, mısır ekiyoruz, efendim, diğer ürünleri ekiyoruz. Biz de kendimizi gelecek yıla göre planlayarak ekimimizi yapıyoruz. Onun için olumlu bir gelişmedir 1 milyon 100 bin lira. Ancak bunun daha önce açıklanmış olması pamuk üreticilerinin yani Türkiye'de pamuk ekecek insanların daha fazla olmasına katkı sağlayacaktı. Bu açıdan da inşallah, bir dahaki yıl sezon başlamadan önce bu prim destekleri açıklanır.

 

DESTEKLEME PRİMLERİ VAKTİNDE ÖDENİRSE ÇİFTÇİ BANKAYA MUHTAÇ OLMAZ

 

Bir de yine, çiftçimizin beklentisi şudur ki prim destekleri vaktinde ödensin. Yani, mesela, çiftçimiz -ne zaman- özellikle şubat ayının sonunda mısır ekmeye, pamuk ekmeye başlıyor. İşte, mazot alıyor, gübre alıyor, tohum alıyor. Dolayısıyla o dönemde prim destekleri ödenirse çiftçimiz kendi ihtiyaçlarını hiç kimseye muhtaç olmadan, bankalardan kredi kullanmadan temin etmiş olacak.

 

TÜRKİYE'DE MISIR ÜRETİMİNE DESTEK VERİLMELİDİR

 

Yine, mısır, Türkiye'de önemli bir ürün. Aşağı yukarı Türkiye'nin 8 milyon ton, 10 milyon ton civarında mısıra ihtiyacı var. Biz de aşağı yukarı 8-10 milyon ton civarında, yıllık rekolteye göre mısır üretebiliyoruz. Mısır da çok ciddi desteklenmesi gereken ürünlerden bir tanesi. Biz Türkiye'de mısırdan glikoz üretiyoruz, yine, ham yağ üretiyoruz ve yine, yem sanayisine çok önemli, ciddi katkılar sağlıyoruz mısırla. Onun için, mısırın da yağlı tohumlar adına desteklenmesi gereken ürünler içerisinde olduğuna inanıyoruz.

 

SOYA FASULYESİNE DESTEK VERİLİRSE İTHAL ETMEMİZE GEREK KALMAZ

 

Soya fasulyesinin -demin de söyledim- yüzde 90'ını dışarıdan ve Güney Amerika'dan ithal ediyoruz. Onun için, soya fasulyesinin de desteğini 40 kuruştan yani 400 liradan biraz daha yüksek seviyelere çıkarabilirsek -inanıyorum ki Sayın Bakan bu konuda gayret sarf edecektir, sayın Bakanlık yetkilileri de bu konuda gayret sarf edecektir- ve çiftçimizin beklentisi karşılanmış olursa soya fasulyesi ekildiğinde Türkiye'nin çok ciddi bir ham yağ ihtiyacını karşılamış olacağız. Aynı zamanda, yem sanayisine de çok ciddi bir katkı sağlamış olacak soya fasulyesi yani küspesiyle, diğer ürünleriyle çok ciddi bir katkı sağlamış olacak.

 

AYÇİÇEĞİ ÜRETİMİNE VERİLEN DESTEK ARTTIRILMALIDIR

 

Ayçiçeği, yine, yağlı tohumlar içerisinde önemli bir bitki. Ayçiçeğinin de yüzde 50'sine yakınını biz dışarıdan ithal ediyoruz. Ama ayçiçeğine verilen destek biraz daha artırılırsa, kırsal alanlarda ayçiçeğinin ekimi biraz daha teşvik edilirse inanıyorum ki ayçiçeğinde de Türkiye'nin, belki ham yağ ihtiyacını karşılayacak kadar üretemeyebilir ama en azından, kendi ihtiyacını karşılayacak seviyeye kadar ayçiçeğini üretebileceğine inanıyorum.

 

TOPRAĞIMIZ VE ÇİFTÇİMİZ ÜRETİMİ ARTTIRMAYA HAZIR

 

Bunları Tarım Bakanlığı yetkililerinin dikkate alacağını... Ve inanıyorum ki inşallah, bir an önce bu desteklerin, prim desteklerinin artırılarak çiftçimizin bu ekimlere yönelmesini sağlamamız lazım. Çünkü -demin de söyledim- bizim petrolden sonra en fazla ithalata harcadığımız para, yağlı tohumlar üzerinden oluyor. Bizim ülkemizde de bunları üretebileceğimiz, Allah'a çok şükür, toprağımız, suyumuz, havamız, her şeyimiz müsait; çiftçimiz de tecrübeli, bunları biliyor, ekim sahası yeterince var. Biz eğer bunları istersek ve destek verirsek çiftçimizin üreteceğine inanıyorum.

 

ÇİFTÇİLERİMİZİ KİMSEYE MUHTAÇ ETMEMELİYİZ

 

Yine, çiftçimizin en önemli beklentilerinden bir tanesi şu: Az önce kısa geçtim ama gerçekten prim desteklerini zamanında ödersek çiftçimiz -demin de söylediğim gibi- bankalardan kredi kullanmadan, hiç kimseye muhtaç olmadan kendi ihtiyacını karşılamış olacak ki bu da çiftçimize önemli bir destek sağlamış olacak.

 

ÜLKEMİZİN EN ÖNEMLİ İHRACAT KALEMLERİNDEN BİRİSİ DE NARENCİYEDİR

 

Yine, burada narenciyeyle ilgili bazı şeyleri söylemek istiyorum: Geçen yıl mayıs ayında aşırı bir sıcak oldu, beş-altı gün sürdü bu sıcak. O sıcaklarda narenciyenin çok ciddi çiçek döktüğünü, meyve döktüğünü bütün arkadaşlarımız biliyorlar. E, şimdi narenciye üreticisi bizim için önemli çünkü Türkiye'nin en önemli ihracat kalemlerinden bir tanesi de narenciyeden sağlanıyor. Biz narenciye üreticilerini de teşvik etmek adına bu yıl onları biraz daha gözetir, biraz daha fazla destek verirsek, o arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu gösterirsek inanıyorum ki önümüzdeki yıllarda bu daha da artış gösterecektir.

 

BAKANLIK YETKİLİLERİ NARENCİYE ÜRETİCİLERİNİN MAĞDURİYETİNİ GİDERİCİ ÇALIŞMA YAPMALI

 

Yine tarımsal don gerçekleşmişti geçen yıl. Narenciye üreticileri bundan da çok ciddi zarar gördüler, onun için narenciye üreticilerine mutlaka ve mutlaka yanlarında olduğumuzu hissettirmemiz lazım. Biz değerli Adana vekillerimizle birçok alanda birlikte çalışma yaptık, oradaki meyvelerdeki, ağaçlardaki zararları hep birlikte gördük ve Sayın Bakana da bunu ilettik. Bakanlık yetkilileri de bunu biliyorlar, inşallah bu manada yeterli ve güzel bir çalışma sergilenir.

 

TOHUM VE PRİM DESTEĞİYLE BUĞDAY ÜRETİMİNİ ARTTIRABİLİRİZ

 

Buğday çok stratejik bir ürün, savaşta da barışta da ülkemize lazım olan bir ürün. Türkiye'nin de aşağı yukarı 25 milyon ton civarında buğdaya ihtiyaca var. Eğer biz dışarıdan buğday ithal etmeden kendi ürettiğimiz buğdayla unumuzu yapıp ekmeğimizi yaparsak inanın ki Türkiye'nin çok önemli bir ihtiyacını karşılamış oluruz. Geçen yıl rekolte 20 milyon ton civarındaydı. Bu yıl ne kadar olur bilemiyorum ama Türkiye 25 milyon ton buğday üretebilecek seviyelerde. Hem tohum geliştirmesini iyi yapabilirsek hem buğday prim desteğini bir miktar arttırabilirsek inanıyorum ki çiftçilerimiz boş arazi bırakmayıp, buğday ekip üreteceklerdir ve dolayısıyla da Türkiye'nin buğday ihtiyacını karşılamış olacağız. Onun için dışarıdan ithal etmemize ve dışarıya bunun için para harcamamıza gerek kalmamış olacak.

 

HAYVANCILIK SEKTÖRÜNÜ KORUMAK İSTİYORSAK İTHALATI DURDURMALIYIZ

 

Yine değerli arkadaşlarım, hayvancılık sektörüyle ilgili bazı şeyler söylemek istiyorum: Şu anda et fiyatları biraz yüksek gibi gözüküyor sanki tüketenler açısından biraz problem gibi ancak bu kendi kendini regüle edecektir. Zaman içerisinde eğer buna aldanıp da ithalata yönelecek olursak inanın ki şu anda tam rayına girmiş hayvancılığı mahvederiz, perişan ederiz. Şu anda hayvancılık kendi kendine bir raya girdi, yoluna kirdi, insanlarımız 3-5 kuruş para kazanıyorlar. Hayvancılık çok zor bir şey; gerçekten o kokunun içerisinde, o -affedersiniz- pisliğin içerisinde hayvan yetiştirmek ve onun etinden, sütünden insanlarımızı faydalandırmak öyle kolay bir şey değil. Bu sektörden bir çıkan bu sektöre bir daha girmez. Onun için hayvancılık yapanları korumak için kesinlikle ithalatın karşısında olmamız lazım, bizim hayvan sayımızı artıracak yollar bulmamız lazım. Bunun yolu da işte, Ziraat Bankası zaten ciddi manada destek kredileri veriyor. Bizim Tarım Bakanlığı olarak da hayvancılık yapan insanlarımıza gerekirse bedava düve temin etmemiz, onların daha çok üretmesini, hayvan sayısını daha çok artırmasını temin etmemiz lazım.

 

YEM FİYATLARINDA DÜŞÜŞ SAĞLANIRSA SÜT ÜRETİMİ ARTACAKTIR

 

Süt fiyatları da şu anda iyi yani insanlarımız memnunlar süt fiyatlarından. Yem fiyatlarını biraz, bir miktar düşürebilirsek eğer yem fiyatlarını düşürdüğümüz zaman inanıyorum ki süt ve süt ürünlerinden insanlarımız daha çok faydalanacaklardır ve memnuniyet artacaktır.

 

ÇİFTÇİLERİMİZ HACİZ BATAĞINA BATMADAN YAPILANDIRMA YAPILMASI GEREKİR

 

Tarım Krediyle ilgili insanlarımızın çok ciddi beklentileri var. Biliyorsunuz, geçmiş yıllarda faiz oranlarının çok ciddi artışıyla birlikte Tarım Kredi faiz oranları da ciddi bir artış gösterdi ve o dönemde yüzde 28, yüzde 30'lara yakın bir faizle alınan gübre, tohum, efendim, bu faiz oranıyla çalıştı. Bu çok ciddi bir maliyet yükledi çiftçilerimizin sırtına. Bu konuda çiftçilerimiz yeni bir yapılandırma bekliyorlar. Tarım Krediye eğer hazineden ve Tarım Bakanlığından bir destek verilirse çiftçilerimizi korumak adına, güzel bir yapılandırma olursa inanıyorum ki çiftçilerimiz de bundan memnun kalacaklardır ve hacze uğramadan... Biliyorsunuz, Tarım Kredinin haczi bankalara yansıyor; aynı, bankaların koymuş olduğu haciz gibi Merkez Bankasında da gözüküyor ve çiftçilerimiz bankayla çalışırken de Tarım Kredi haczi gözüktüğü zaman engel teşkil ediyor. Dolayısıyla Ziraat Bankasından alabilecekleri krediyi de alamıyorlar, başka bankalardan temin edecekleri krediyi de temin edemiyorlar. Onun için Tarım Kredinin düşük faizle yeniden bir yapılandırılması elzem durumda. Çiftçilerimizin bu konuda büyük bir beklentileri var. Yine Ziraat Bankasında çok ciddi borç yükü olan çiftçilerimizin borç yapılandırılması bir dönem yüzde 9 faizle yapılıyordu. Şimdi faizlerin artmasıyla birlikte biraz daha yükseldi.

 

PETROL OLMADAN YAŞARIZ AMA SU VE EKMEK OLMADAN YAŞAYAMAYIZ

 

 Ben bir çiftçi olarak şunu belirtmek isterim ki -bunu Tarım Bakanlığının yetkilileriyle de sık sık paylaşmışımdır- yüzde 5 faiz artı on yıla çiftçilerimizin borcunu bölüp çiftçilerimizi bir rahatlatmamız lazım çünkü hakikaten konuşmamım başlangıcında da söylediğim gibi şu pandemi ortamında görüldü ki gıda insanların temel ihtiyacı. Eğer gıda olmazsa hiçbir şey olmuyor. Yani su olmazsa, ekmek olmazsa, evinizde yemek olmazsa insanların yaşaması mümkün değil. Belki petrol olmadan idare edebiliriz, belki şu olmadan, bu olmadan idare edebiliriz ama insanlar yemeden, içmeden mümkün değil idare edemezler. Onun için üreten insanlar çiftçiler. Çiftçilerimizi hep birlikte, el birliğiyle koruyalım ve onların üretmesine fayda sağlayalım, katkı sağlayalım. Yani, nefis nefis peynirler yiyoruz evimizde, domatesi, patlıcanı, efendim biberi, salatalığı, eti, sütü, yoğurdu, peyniri her şeyi üreten çiftçi. Evimizde yediğimiz o nefis meyveleri, efendim üzümünü, kayısısını, elmasını üreten çiftçi. Dolayısıyla çiftçi olmadan bu üretimleri yapmak, bunları evimize getirmek mümkün değil.

 

EL BİRLİĞİYLE ÜRETİCİLERİMİZİ KORUYUP KOLLAYALIM

 

Türkiye'de tek cari açık vermeyen kurum çiftçilik kurumu. Hatta cari açığın düşmesine katkı sağlayan bir kurum çiftçilik kurumu. Onun için gelin hep birlikte Sayın Bakan, Bakanlık yetkilileri ve burada görevli arkadaşlarımız, değerli milletvekili arkadaşlarımız hep birlikte, el birliğiyle çiftçileri koruyalım, üreten insanları koruyalım, gıdamızı koruyalım ve geleceğimizi teminat altına alalım diyor, saygılar sunuyorum.