MHP'li Osmanağaoğlu: Mazlumlar Türk’ün Sesini Bekliyor
MHP'nin 11 il merkezinde Yerel Seçimlere hazırlık çalışmaları kapsamında düzenleyeceği MHP Genişletilmiş Bölge İstişare Toplantılarının dördüncüsü İzmir, Manisa, Aydın, Muğla, Denizli, Uşak ve Burdur illerinin katılımıyla Balçova Termal Otel’de gerçekleştirilirken, toplantıda konuşan MHP Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, bir yandan Türkiye’nin etrafını kuşatan küresel güçlerin Filistin’de 3. Dünya savaşının simülasyonunu gösterime soktuğunu belirterek; içinde bulunduğu buhranı bir türlü aşamayan insanlığın ve zulme uğrayan mazlum coğrafyaların, hasretle Türk’ün ihtişamlı yüzyılını Aleme Nizam verecek Türk’ün sesini beklediğini söyledi.
MHP'Lİ TAMER OSMANAĞAOĞLU'NUN GENİŞLETİLMİŞ BÖLGE İSTİŞARE TOPLANTISINDA YAPTIĞI KONUŞMA
Varlıklarıyla Türk milletine umut, fedakarlıklarıyla Türk devletinin geleceğinin teminatı olan, 54 yıllık mazisiyle adanmışlığın ne demek olduğunu tüm dünyaya gösteren, her “tükendiler” dendiğinde imanın ocağında yeniden pişip ilk günkü heyecanla ülkülerine koşmaya devam eden ülküdaşlarım, dava arkadaşlarım, Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin ”yol arkadaşları” hepiniz hoş geldiniz şeref verdiniz. Ne mutlu! Milli mücadelenin zaferle taçlandığı topraklarda, Gazi Paşa Mustafa Kemal Atatürk’ün hemşerisi olmakla övündüğü İzmir’imizde, ecdadın emanetini başının tacı yapanlar bir arada! Ne mutlu! Cumhuriyet’in 100. Yılına sayılı günler kala, Türk ve Türkiye Yüzyılının mimarı Türk milliyetçileri, aynı çatı altında, aynı ülkülere kenetlenmiş bir şekilde ve aynı kararlı duruşla bir arada! İşte bu birliktelik, bu kararlılık inancımızı budamaya çalışanların korkulu rüyası, Türk milletinin umut kaynağı, Türk- İslam dünyasının kurtuluş reçetesi, insanlığın huzur kapısıdır.
Türkiye; medeniyetleri yutan, milletleri tarih sahnesinden silen, atılan yanlış adımları yok olmakla cezalandıran kadim bir coğrafyada, tarihte eşine rastlanmayan bir varlık mücadelesi vermektedir. Balkanlar karıştırılmaya çalışılmakta, Karadeniz’in kuzeyinde barış sınanmakta, Kafkaslarda kan emiciler cirit atmakta, Enerji kaynaklarını sömürmek için oluk oluk kan akıtmaktan çekinmeyen aynı güruh Yunanistan’da ve Akdeniz’de yerleşik düzene geçmekte, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde terörizmden medet umulmakta, Kuzey Afrika’da saflar zorlanmakta ve nihayetinde Filistin’de 3. Dünya savaşının simülasyonu gösterime sokulmaktadır.
Açık ve net bir şekilde ifade etmek gerekir ki; tüm bu saydıklarım Türkiye’nin etrafının adeta bir ateş çemberiyle çevrelendiğini göstermektedir. Elbette bu ilk değildir. Elbette bu ilk girişim değildir. Elbette bu kaosun kapımızı ilk zorlaması değildir. Ve elbette sınırlarımıza yıllardır dayanan tehdidin ağzının payını alacak olması da ilk olmayacaktır! Çünkü bu millet; küllerinden yeni bir devlet kurmak için varını yoğunu ortaya koymaktan çekinmeyen, bağımsızlığı için hiç düşünmeden canını feda etmeye hazır olan, asırları aşan ülkülere sahip, kadim ve köklü bir medeniyetin hem kurucusu hem de koruyucusudur.
Lütfen hatırlayın ve hatırlatın: Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli “Türkiye bir beka mücadelesi vermektedir.” dediğinde, bu uyarıyı itibarsızlaştırmaya çalışanları hatırlayın ve hatırlatın. Milliyetçi Ülkücü Hareket “önce ülkem ve milletim” diyerek peş peşe fedakarlıklar yaptığında, yalanlarla, iftiralarla, üretilen fitnelerle MHP'ye saldıranları hatırlayın ve hatırlatın. Tehdit daha ufukta görünmezken, ufukların ötesinde bir bakış açısıyla attığımız adımları anlamsız bulanları, milletimizi manipüle etmek için devamlı suretle telkinlerde bulunanları hatırlayın, hatırlatın. Tüm bu kaos ikliminden milletimizi ve devletimizi bugüne kadar korumamızı sağlayan, ortaya çıkan tehditlerin her birine karşı hızlı bir milli refleksler göstermemizi temin eden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine neden sahip çıktığımızı, onu korumayı ve kök salmasını temin etmeyi neden stratejik hedeflerimizin başına koyduğumuzu hatırlatın.
Elbette anlamamakta ısrar edenler olacaktır. Elbette ciddiyetimizi gereksiz bulanlar olacaktır. Yaşananlara ve yaşanacak olanlara rağmen söylediklerimize kulaklarını tıkayacak olanlar, gösterdiklerimizi görmemek için gözlerini kapatacak olanlar elbette olacaktır. Ve elbette pes etmeyeceğiz. Samimiyetimizle milletimizin gönül dünyasını fethetmek için, fikirlerimizle milli hasletleri diri tutmak için mücadelemizden elbette vazgeçmeyeceğiz.
Bölge İstişare Toplantımıza gelirken şöyle bir kıssa okudum: Bir gün bir derviş Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’den seyahat izni ister. Hacı Bektaş-ı Veli dervişe “niçin seyahat ediyorsun” diye sorar. O da “Akmayan su bozulur diye” diye cevap verir. Pir Hazretlerinin cevabı ise şu olmuştur: Neden deniz olmuyorsun ki hem akmaz hem de bozulmazdın? Evet milliyetçi ülkücü hareket engin bir denizdir. Her dem taze olan, her şeye rağmen bozulmayan, bağrında Türk’ün kudretli asırlarını yüzdüren, beşeriyeti bağrına basmaya hazır olan bir ummandır. Yüreğimizde Doğu Türkistan’da varlık mücadelesi veren soydaşlarımıza da, Afrika’da bir lokma ekmek için çölleri aşan çocuklara da, Filistin’de molozların altında can çekişen ağzı emzikli bebeğe de yer vardır. Çünkü biz okunacak en güzel kitabın insan olduğunu bilen, can çekişenin aslında insanlığın ta kendisi olduğunun idrakinde olan, en büyük fedakârlığın ölmeden ölmek olduğuna iman eden Milliyetçi- Ülkücü Hareketiz.
Biliyoruz ki; mazlum coğrafyalar hasretle Türk’ün ihtişamlı yüzyılını beklemektedir. Biliyoruz ki; gönül coğrafyamız Türkiye’nin daha güçlü olmasını, güçlü kalmasını, gücünü pekiştirmesini istemekte ve beklemektedir. İçinde bulunduğu buhranı bir türlü aşamayan, hakikati arayan insanlık, bu topraklardan yükselecek sese kulak vermiştir. İşte bu ses tarihin en derinlerinden gelen, şanlı bir milletin, şanlı bir devletin, şanlı bir medeniyetin sesidir. İşte bu ses TÜRK’ÜN SESİDİR!
Şüphe yok ki ana hedeflerimizin yanında, ana hedeflerimizin yolunu inşa eden ara hedeflerimiz de vardır. Ve ilk hedefimiz; 2024 Mart Ayında gerçekleştirilecek yerel seçimlerde MHP’nin üretken belediyeciliğiyle tanışmayan vatandaşlarımızı buluşturmaktır. Evet. Milletimiz 14 Mayıs’ta bugün kongrelerinde makamla, parayla adam satın alarak ilkelerini ihtiraslarına kurban verenlere haddini bildirmiştir. Evet. Milletimiz 28 Mayıs’ta; bugün kinlerini ve öfkelerini birbirlerine kusanlara engin öngörüsüyle haddini bildirmiş, zilleti elinin tersiyle itmiştir.
Şimdi sırada; beceriksiz belediyecilik anlayışıyla vatandaşlarımıza adeta zulmedenlerden şehirlerimizi kurtarmak vardır. Şimdi sırada; uyumlu bir yönetimle umutlu bir geleceği tesis etmek için, Türk medeniyetinin taşlarını döşemeye devam etmek için şehirlerimizi, ilçelerimizi, beldelerimizi Cumhur İttifakının insan odaklı belediyecilik anlayışıyla buluşturarak, milli strateji oluşturma sürecine hız vermek vardır. Kolay değildir, basit olmayacaktır; ama “başaramazlar” diyenleri utandıran, “devam edemezler” diyenleri yanıltan, “biter giderler” diyenleri hayal kırıklığına uğratan Milliyetçi- Ülkücü Hareket bunu da başaracak, yerel seçimlerde de muvaffakiyetle buluşacak, gelecek yürüyüşünü emin adımlarla devam ettirecektir.
Sözlerimi çok fazla uzatmak niyetinde değilim. Uzatmama gerek olmadığının da farkındayım. Çünkü biz aynı duaya amin diyenleriz. Biz minarelerin ezansız, Türk milletinin vatansız, Türk Devletinin güçsüz kalmaması için dua edenleriz. Hep birlikte bu duaya amin diyenleriz. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin ifade ettikleri gibi; “Bir duadır bizimkisi, kınalı elli anaların, al yazmalı bacıların, alnı açık babaların, ak saçlı dedelerin, bağrı yanık ninelerin dilinden pare pare dökülen. Bir davadır bizimkisi, İlay-i Kelimetullah hedefiyle nefes alan, âleme nizam verme haysiyetiyle nefisleri aşındıran. Bir dilektir bizimkisi, mukadderatı kavrayan, mukaddesatı kuşatan, muzafferliğin ilhamıyla kıtaları aştıran. Vazgeçilmez bir yemindir bizimkisi, çiğnenmeyen, çiğnetilmeyen, unutulmayan, asla da unutulmayacak olan!”
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygı ve muhabbetlerimle bir kez daha selamlıyorum. Bölge İstişare Toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyor hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun. Ne Mutlu Türk’üm Diyene!