Fethullah Gülen’in Kırk Haramilerle Lanetleşmesi

Yazarımız İsmail Göktürk, yolsuzluk ve rüşvet ile adı anılan AKP iktidarına Fethullah Gülen'in bedduasını ve lanetleşmesini çok anlamlı bir yazıyla anlattı. AKP ile Cemaatin yolsuzluk ve rüşvet olayları üzerinden hesaplaşmasını, bu yazıda okuyacaksınız... Fethullah Gülen’in Kırk Haramilerle Lanetleşmesi...   İSMAİL GÖKTÜRK / YAZAR Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar adaletten ayrılmayın. Şunu bilin ki, Allah onlara sizden daha yakındır. Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer şahitlik ederken gerçeği çarpıtırsanız veya şahitlikten çekinirseniz, (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Nisa Suresi – Ayet 135) 17 Aralık Salı günü sabahı Türkiye, “Büyük Rüşvet” adıyla kodlanan merkez üssü koordinatları ve öncelikli faaliyet alanı İstanbul ve Ankara olan iki metropol kent de icrası gerçekleşen büyük bir yargısal ve polisiye operasyona tanıklık yaptı. Türkiye de küçük kıyamet etkisi yaratan operasyonun öznesinde yolsuzluk, rüşvet, kara para aklama ve kamu görevi memuriyetini yani amme adına yapılan görevi kamunun aleyhine ve ŞEYTAN VE İÇLERİNDE Kİ ŞEYTANIN KURMAY BAŞKANI OLAN NEFS-İ EMMARELERİNE YENİK DÜŞMÜŞ kişilerin fayda, menfaat ve çıkarları doğrultusunda kullanmak vardır.     Öznesi bu argümanlar üzerine bina edilen operasyonun boyutlarını da sosyal, siyasal, ekonomik, ahlaki, insani, etik, dini ve güvenlik boyutları şeklinde sıralayabiliriz. 17 Aralık Salı şafağında çekilen film… Bu ülkenin ahlaki, insani, imani, kulluk, VATAN, MİLLET, BAYRAK, KUR’AN ve edep kalelerinin iktidar eliyle son on bir yıl da bir bir nasıl yıkılarak berhava edilmesinin en açık, en yalın, en şeffaf, en müşahhas, en görünür, en çarpıcı, en ürkütücü bir demo’su ve ön fragmanıdır. Bu, ŞEYTAN VE İÇLERİNDE Kİ ŞEYTANIN KURMAY BAŞKANI OLAN NEFS-İ EMMARELERİNE YENİK DÜŞMÜŞ KIRK HARAMİLERİN DOYMAK BİLMEZ İŞTİHALARI SONUN DA… Türkiye Kıtalararası Nükleer Başlıklı Balistik Bir Füze yemiş gibi tam kalbinden vurulmuştur. Allah-u Teala ve Şanehu hazretleri… Operasyondan önce süreci teknik takip boyutunda sürdüren ve bu süreç de somut, görünür, elle tutulup gözle görünebilir bilgi, belge ve dokümantasyona ulaşan ve bunları dosya şeklinde hazırlayıp düğmeye basarak operasyonu icra eden polis ve savcı kardeşlerimizden her iki dünyada da razı olsun. Allah-u Teala celle celaluhu ve sevgili peygamberimiz efendimiz bu kardeşlerimizin yar ve yardımcısı, habip ve halilleri olsun. Mevlam bu can kardeşlerimin her iki dünyalarını da mamur, müzeyyen, Müberra ve dirahşan etsin. Onları, yarınlar da mü’minlerin emiri adaletin alamet –i farikası Ömer bin Hattab’ın, dünyaya tenezzülsüz ve zahidane bakma da günümüz karşılığıyla söyleyecek olursak, “markalaşmış” dev sahabi E’buzer el Gıffari’nin komşusu etsin.     Türkiye atom bombası yemiş Hiroşima ve Nagazaki gibi zihinlerde çökmüş bir halde iken fikri ve yasal radarların, merceklerin, düz aynaların bu derin fay kırıklarının müsebbipleri üzerinde tarama yapması gerekirken iktidar düşmanı çoktan bulmuş ve muhterem Fethullah Gülen hocaefendi başta olmak üzere, intisaplı hizmet erleri koskoca bir camiayı tam on ikiden vurulması gereken bir hedef olarak yön ve ufuk tayinin de bulunmuş dahası Kur’an ahkamı dışına çıkılıp ifrat noktasında beyan ve hutbeler vaaz edilerek camianın “ÇETE” olarak lansmanı yapılmıştır. Bu şekil gayretullaha dokunan tanım ve lansmanlar doğal olarak muhterem Gülen hocaefendiyi de derinden yaralamış, ruhunda derin mi derin kanyonların oluşmasına sebebiyet vermiştir. Bu bağlam da muhterem Hocaefendi, Kur’an üzerinde hareket ve referansla…………. ““Sana gelen asıl bilgiden sonra, kim seninle bu hakikat hakkında tartışırsa de ki: İddiânızda samîmî iseniz "Gelin! Oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, bizim yandaşlarımızı ve sizin yandaşlarınızı çağıralım, biz de siz de toplanalım; sonra birlikte tevazu içinde ve gönülden yalvaralım ve karşılıklı lanetleşelim Allah'ın lanetinin aramızdan yalan söyleyenlerin üzerine olmasını dileyelim." (ÂLİ İMRÂN – 61)………… şeklinde Ravza –i mutahharanın gül –i rana’sı sevgili peygamberimiz efendimizin “NECRAN HEYETİYLE LANETLEŞTİĞİ GİBİ”… Kendisini düşman, camiayı da “ÇETE” ilan eden Kırk Haramilerle,.………….. “'Şimdiye kadar hiç dememiştim diyerek ''Fakat eğer hakikaten bu olumsuz şeylerin üzerine giden arkadaşlar kimse onları tanımıyorum, binde birini bile tanımıyorum. Bu işin üzerine “Hukukun ve aynı zamanda sistemin, dinin ve aynı zamanda demokrasinin gerektirdiği şeyler bunlardır.” deyip arınma adına, yıkanma adına, temizlenme adına, kirlerin öbür tarafa kalmasına meydan vermemek adına bir şey yaparken dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa, bize de nisbet ediyorlar, dolayısıyla ben bizi de onların içinde görerek diyorum… Dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa, yaptıkları şey Kur’an’ın temel disiplinlerine aykırıysa, Sünnet-i Sahiha’ya aykırıysa, İslam’ın hukukuna aykırıysa, modern hukuka aykırıysa, günümüz demokratik telakkilere aykırıysa…….. Allah bizi de onları da yerlerin dibine batırsın, evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın….. Ama öyle değilse, hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum insanlara cürüm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar, Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkan vermesin.'' Şeklinde lanetleşmiştir. Nâçar kalacak yerde. Nâgâh açar ol perde. Derman eder her derde. Mevlâ görelim neyler. Neylerse güzel eyler. Deme şu niçin şöyle. Yerincedir o öyle. Bak sonuna, sabreyle. Mevlâ görelim neyler. Neylerse güzel eyler. Sen Hakk'a tevekkül kıl. Tefviz et ve rahat bul. Sabreyle ve razı ol. Mevlâ görelim neyler. Neylerse güzel eyler……………. Selam ve Dua İle, Allah (cc) Bes, Bâki Heves. Son Söz…………. Dediler ki: "Biz Allah'a tevekkül ettik; Rabbimiz, bizi zulmeden bir kavim için bir fitne, bir imtihan konusu kılma." (Yunus Suresi Ayet 85)