Bahçeli: Ateşkese Uymayanın Gökkubbe Başına Yıkılmalı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Moskova Zirvesindeki mutabakata uymayan ülkenin gökkubbeyi başına yıkmak gerektiğini söyledi. 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye ve Rusya'nın Suriye konusunda iki garantör ülke olduğunu, Moskova Zirvesinin Türkiye açısından önemli sonuçları olduğunu ancak İdlib'de verilen Şehitleri unutmayacaklarını, mutabakata uymayan ülkenin gökkubbeyi başına yıkmak gerektiğini, Küresel ve Bölgesel istikrarsızlıklara karşı birlik beraberlik içinde olunması gerektiğini söyledi.

TÜRKİYE VE RUSYA SURİYE KONUSUNDA İKİ GARANTÖR ÜLKEDİR

5 Mart 2020 Perşembe günü Rusya Federasyonu’nun başkenti Moskova'da tarihi nitelikli bir zirve gerçekleşmiştir. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin arasında İdlib gerginliği ve bölgesel konular ele alınmıştır. Parti olarak zirveyle ilgili kanaatlerimizi 6 Mart 2020 Cuma günü sosyal medya aracılığıyla paylaşmıştık. 6 saati bulan görüşmelerin sonucunda çıkan kararlar bizim açımızdan olumludur. Türkiye ve Rusya, Suriye’deki ateşkes rejiminin uygulanmasından doğrudan sorumlu olan iki garantör ülkedir. Bu kapsamda 17 Eylül 2019 Soçi Muhtırası baz ve esas alınarak iki ülke tarafından ek bir protokol düzenlenmiş ve imzalanmıştır. İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki temas hattı boyunca tüm askeri faaliyetler 6 Mart 2020 gece yarısından itibaren durdurulmuştur. Şu ana kadar da resmen ateşkes ihlaline neden olacak bir provokasyon vuku bulmamıştır.

MOSKOVA ZİRVESİNİN TÜRKİYE AÇISINDAN ÖNEMLİ SONUÇLARI

İki ülke ateşkes üzerinde mutabık kalmış, Şam yönetimi de bundan şimdilik memnuniyet duymuştur. Bölgesel huzur ve güvenlik için önemli bir adım atılmış, bir engel aşılmış, bir pürüz kaldırılmıştır. M4 karayolunun kuzeyinde 6 km, güneyinde 6 km derinlikte bir güvenli koridor tesis edilecek, 15 Mart’la beraber M4 karayolunun belirlenen alanlarında Türk-Rus ortak devriyeleri başlayacaktır. Moskova Zirvesi’nin Türkiye açısından mühim sonuçları olacaktır. Bir defa, ülke sınırları terör ve rejim saldırılarına karşı daha güvenli hale gelecek, İdlib bölgesinde istikrar ve normalleşmenin kapısı aralanacak, Kahramanlarımızın güvenliği sağlanacak, Sivil ve masum insanların korunması teminat altına alınacaktır.

İDLİB'DE VERDİĞİMİZ ŞEHİTLERİ UNUTMAMIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR

Elbette İdlib’de verdiğimiz şehitlerimizi unutmamız mümkün değildir. Karanlık ve kalleş emel sahiplerini gözardı etmemiz, gözden uzak tutmamız, hesap dışı bırakmamız asla ve kat’a düşünülemeyecektir. Biz herkesin ederini, ciğerini, niyetini, hedefini gayet iyi biliyoruz. Şehitlerimizin kanlarının yerde kalmayacağından imanımız kadar da eminiz. Rusya Devlet Başkanı’nın, 27 Şubat’ta Türk askerlerinin yerlerini bilmediklerini söylemesi havanda su dövmek, kuyruklu yalana bir yalan daha eklemektir. İdlib’de kimin ne yaptığını, hangi saldırı ve tahriklerin içinde ana aktör olduğunu bilmeyen yoktur. Bundan sonra ateşkese uyulursa ne ala, uyulmazsa kaldığımız yerden tekrar başlar, vatan mücadelesini gittiği yere kadar taşırız. Karşımıza çıkanları da doğduklarına pişman ederiz. Türkiye Moskova’da mahcup olmamıştır. Sahadaki fedakarlıklar akıl ve stratejiyle temellenmiş diplomasiyle eklemlenmiştir.

ATEŞKESE UYMAYAN ÜLKENİN GÖKKUBBE BAŞINA YIKILMALIDIR

Burada asıl üzerinde durmamız gereken konu, Esad’ın ve kontrol dışı unsurların ilk fırsatta silaha sarılıp sarılmayacağı muammasıdır. İdlib’de konuşlanan terör örgütü HTŞ’nin ateşkes kararına uymayacağını açıklaması tarihi bir handikaptır. Bu süreçte Esad hata yaparsa bunun bedelini misliyle ödemelidir. Söz konusu hataya ortak olan, ortam açan, çanak tutan hangi ülke olursa olsun gökkubbe başlarına yıkılmalıdır. Taktik başarılara bel bağlayamayız. Mevzi kazanımlarla oyalanamayız. Suriye’ye huzur, istikrar ve barışın hakim olmasını arzularız. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararındaki siyasi süreç işletilerek Suriye iç savaşının olabilecek en kısa sürede nihayete ermesini umut ederiz.

SURİYE'NİN GELECEĞİNE SURİYELİLER KARAR VERMELİDİR

Suriye'nin geleceğine dair 29-30 Haziran 2020’de Brüksel'de düzenlenecek konferansın mahiyet ve muhtevasının ise ne olacağını zaman gösterecektir. Elbette bu ülkenin geleceğine Suriyeliler karar vermeli, yol ve yöntem de demokrasi olmalıdır. Bu çerçevede 13 Nisan’da Suriye’de yapılacak seçimlerin kalıcı, kapsayıcı ve kutuplaşmayı bitirecek değişim rüzgarına yol açacağını düşünmek abartılı, aslı astarı olmayan afaki bir beklentidir. İnsanlık nesnel ve nitelikli huzura muhtaçtır.

OPEC TOPLANTISINDAKİ ANLAŞMAZLIK SOSYAL VE EKONOMİK RİSKİ TETİKLEDİ

6 Mart 2020 tarihinde OPEC toplantısında ortaya çıkan anlaşmazlık, Rusya’nın petrol üretimini kısıtlamaya yanaşmaması, Riyad yönetiminin fiyatları düşürmesi pek çok zincirleme sosyal ve ekonomik riski tetiklemiştir. Geçtiğimiz Pazar günü döviz kurlarındaki anormal oynamaların, diğer yandan borsaların sallanmasının esasen sebebi burada aranmalıdır. Koronavirüs ticareti vurmuş, ülkeler arası ilişkileri zedelemiş, sınırların kapatılmasına yol açmıştır. Tüfek, mikrop ve çelik üçlüsü bir kez daha zalim yüzünü göstermiştir.

BÖLGESEL VE KÜRESEL İSTİKRARSIZLIK KARŞISINDA BİRLİK OLMALIYIZ

Türkiye’nin karmaşıklaşan ve girift bir hal alan bölgesel ve küresel istikrarsızlık sarmalı karşısında milli birlik ve dayanışma ruhunu en üst düzeye çıkarması herkese düşen manevi bir ödevdir. Kırıp dökmek yerine, tutup kaldırmalıyız. Bölüp parçalamak yerine, bütünleştirip pekiştirmeliyiz. Çatışmada hayır olmadığı iyi bilinmelidir. Kavgadan sonuç alınamayacağı herkesçe görülmelidir. Bir olursak dağları deviririz, dağılır birbirimize düşersek sam yelinde bile devriliriz.

BİRLİK BERABERLİĞİ ANLAMAYANLAR VAR

Fakat CHP yönetimi Nuh diyor da Peygamber demiyor. Dur bilmiyor, durak bilmiyor. Ne sözden anlıyor, ne de halden. Aynı tas, aynı hamam, hep aynı çirkinlik, hep aynı çirkeflik. CHP, başkasının gözündeki çöpü görüyor, kendi gözündeki merteği göremiyor. Bu CHP yönetimine diyoruz ki, dağ başına harman yapmayın, savurursunuz yel için, sel önüne değirmen yapmayın öğütürsünüz el için. Anlayan yok, anlamaya niyeti olan yok. Atalar boşuna söylememiş: Bana benden olur her ne olursa, başım rahat bulur dilim durursa. Bunların dili durmadığı sürece başları da rahat bulmayacaktır. Aziz Atatürk’ün mirasını hiç eden, Türkiye’nin karşısına geçen CHP yönetimi iflasını yakında açıklayacaktır. CHP’nin kapısına patron çıldırdı, ne alırsan bir dolar tabelası asılırsa hiç kimse şaşırmamalıdır. Sade pirinç zerde olmazmış, bal gerekirmiş kazana; baba malı tez tükenirmiş evlat gerekirmiş kazana.

TÜRKİYE ZORA GİRDİKÇE SEVİNÇTEN DURAMIYORLAR

Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya ziyaretini sabote etmek, karalamamak, üzerinde kuşku uyandırmak için Esad ve Putin ile aynı safa giren CHP yönetimi körle yatmış, şaşı kalkmış, bilye dağıtmıştır. Karga kekliği taklit edeyim derken nasıl ki kendi yürüyüşünü şaşırmışsa, CHP’de Esad’ın izinden yürüyeyim derken baltayı kafasına vurmuştur. Şaşkın ördek nasıl tersten dalıyorsa, bunlar da tersinden konuşmaktadır. Önce ne işimiz var İdlib’de, niye gidiyorsun Putin’in ayağına diye sordular. Hatta Kılıçdaroğlu, geçen haftaki grup toplantısında edepsiz benzetmelere heves ve tevessül etti. Dikişi patlamış yama gibi oldular, Esad’ın Türk askerlerini koruduğunu açıkladılar. Sonra Moskova’da Türk heyetinin ayakta bekletilmesini eleştirip heyetlerin arkasındaki heykellerden mucizevi anlamlar çıkardılar. Aslında Türkiye zora girdikçe sevinçten duramıyorlar, gülmelerini de saklayamıyorlar. CHP’liler hezeyanlarını gelsinler bir zahmet külahımıza anlatsınlar. 

TÜRKİYE CUMHURBAŞKANI'NA HAKARET HEPİMİZE HAKARETTİR

Bu arada dün medyaya düşen bir videonun da peşine düştüler. İddia odur ki, Rus devlet televizyonu, Cumhurbaşkanı’yla birlikte heyetinin Putin’in kapısında bekleme anlarını kronometreyle kayda alıp yayınlamış, bu da gündem olmuştur. Zirve toplantılarında benzeri tablolara veya protokol kazalarına istem ve irade dışı elbette tesadüf edilebilecektir. Eğer Rusya yönetimi bunu kasıtlı bir şekilde kayda aldırıp sonra da servis ettirmişse bunun tanımı şüphesiz küstahlıktır, terbiyesizliktir, saygısızlıktır. Bir alçaklık varsa derhal hem tavzih hem de telafi edilmelidir. Ümit ederiz ki, malum video maksatlı şekilde hazırlanmış olmasın. Türkiye Cumhurbaşkanı’na hakaret hepimize hakarettir. 

AYRANIMIZI KABARTMASINLAR AYILARA GÜVENMESİNLER

Muhasım zihniyetler aklını başına alsın; bizim kültürümüzde ata arpa, yiğide pilav, vatana da can verilir. Bizim için vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan; vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan. Ayranımızı kabartmasınlar, ayılara güvenmesinler. Biz denize düşmedik ki yılana sarılalım. Öfkeyle konuşmuyoruz, yalnızca duruşumuzu gösteriyoruz. Aklın öfkeyle etkisiz olacağının farkındayız. Keskin sirkenin küpüne zarar vereceğini de biliyoruz. Bekanın akıl ve inançla korunacağını tarihe bakarak söylüyoruz. Türkiye’de hala Esad’a övgüler yağdıran işbirlikçilerin varlığı bir başka kepazelik ve hıyanettir. Sözde bir akademisyen televizyon ekranlarında, Suriye Arap Ordusunu takdir ettiğini söylemiştir. CHP’nin ruhuna sinen Esad hayranlığı metastaz yapmış, habis ur gibi bünyeyi sarmıştır. Türkiye’de yaşayıp da Esad’ın çetesini övenler Mehmetlerimize, aziz Türk milletine en yakın düşman olan kokuşmuşlardır. Bu ülkenin suyu da, ekmeği de, havası da hain ve işbirlikçilere sonuna kadar haramdır, zıkkımdır, zehirdir, burunlarından fitil fitil gelecektir.