Bahçeli: Yunanistan'ın Barbarlığına Avrupa Birliği Ortak Oldu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Yunanistan'ın sığınmacılara yaptığı barbarlığa Avrupa Birliği'nin ortak olduğunu söyledi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, İnsanlık tarihinin vahşilik, barbarlık ve uygarlık döneminin son beş bin yılının uygarlık dönemi olduğunu, çağımızda barbar eğilimler taşıyan ülkelerin olmasının hayal kırıklığı olduğunu, bu kapsamda Yunanistan'ın sığınmacılara yaptığı barbarlığa Avrupa Birliği'nin ortak olduğunu ve zalimin zulmünün bir gün mutlaka kendisine döneceğini söyledi.

İNSANLIK TARİHİNİN SON BEŞ BİN YILI UYGARLIK DÖNEMİDİR

 İnsanlık tarihi üzerinde muhtelif yorum ve değerlendirmelerin varlığı hepinizin malumudur. Kimi düşünürler insanın 100 bin yıllık tarihinden bahsederken, kimileri de bu süreyi 300 bin yıla kadar çıkarmaktadır. Bu konuda henüz tam bir ittifak sağlanmış değildir. Her düşünce insanı ideolojik ve fikri aidiyetine göre kanaatlerini paylaşmaktadır. İnsanlığın tarihi ne olursa olsun üç farklı safhadan geçtiği bilinmektedir. İnsanlık tarihini 100 bin yıl olarak kabul ettiğimizde, bunun 60 bin yılı vahşilik dönemi, 35 bin yılı barbarlık dönemi, bugüne kadar uzanan 5 bin yılı da uygarlık dönemidir. En azından bilim insanlarının iddia ve ifadeleri bu yöndedir.

ÇAĞIMIZDA BARBAR EĞİLİMLER TAŞIYAN ÜLKELERİN OLMASI HAYAL KIRIKLIĞIDIR

Fakat uygarlıkla özdeşleşmemiş, insani hasletleri özümseyememiş, halen barbar eğilimler taşıyan toplum veya ülkelerin mevcudiyeti bu çağda derin bir hayal kırıklığıdır. Lafa gelince haktan-hukuktan dem vuran, ama sıra uygulamaya geçince kaçak ve korkak güreşenler insanlığın yüz karalarıdır. Utanmadan medenilik pozu verirler, muasırız derler, ama gerçekte insani değerlere muarız olduklarını bir türlü gizleyemezler, saklayamazlar. Nitekim husumetle süslenmiş mızraklarını çuvala sokamazlar. Batının hal-i pürmelali tam da budur.

YUNANİSTAN'IN SIĞINMACILARA YAPTIKLARI BARBARLIKTIR

Türkiye-Yunanistan sınırında yaşanan ilkel ve iç yaralayıcı olaylar insanım diyen herkesi ürkütmüş, infiale sürükleyerek ürpermesine neden olmuştur. Ülkemizin farklı illerinden Avrupa’ya gitmek amacıyla yollara düşen sığınmacıların Pazarkule Sınır Kapısı’nın Yunanistan tarafından kapatılmasıyla maruz kaldıkları trajediler tek kelimeyle barbarlıktır. Yunan güvenlik güçlerinin yapmadığı zulüm kalmamıştır. Kadın, çocuk, yaşlı demeden önüne gelene saldıranların vicdanları kurumuştur. Avrupa’ya gitmek isteyen masumları kara ve deniz sınırlarında durdurup şiddet ve nefretle püskürten, olmadı söven, olmadı döven, olmadı öldüren Yunanistan zulmün koçbaşı haline dönüşmüştür. Sınırı geçip Yunanistan’a intikal eden sığınmacıları önce soyup sonra da eziyet ve işkenceyle geriye çeviren bu ülke insanlık değerlerini alenen çiğnemiştir. Uluslararası hukuk ihlal edilmekle kalmamış, insan hakları da tozlu raflara kaldırılmıştır.

YUNAN ZİHNİYETİNİN İPLİĞİ PAZARA ÇIKMIŞTIR

Başta Afganistan olmak üzere; Suriye, İran, Fas, Cezayir, Tunus, Pakistan ve Kuzey Afrika’dan kopup Avrupa’ya geçmek isteyen, aynı zamanda uluslararası koruma talep eden sığınmacılara acımasız muamele ve müdahaleler Yunan zihniyetinin ipliğini pazara çıkarmıştır. Sınırda bekleyen savunmasız insanlara biber gazı, sis bombası, tazyikli su, kurşun, kaba güç neyle izah edilecektir? Yazık değil midir? Ayıp değil midir? Rezalet değil midir? Karşımızdaki şiddetseverlik barbarlık değilse o halde barbarlık nedir? Ne ibretliktir ki, Avrupa insani felaketlere duyarsız, masumlara kapalıdır. 6 Mart 2020’de Hırvatistan’da yapılan AB Dış İlişkiler Konseyi olağanüstü toplantısında AB Dışişleri Bakanları tarafından kabul edilip yayınlanan sorunlu bildirinin makul ve mantıklı hiçi bir yanı da yoktur. 

AVRUPA BİRLİĞİ'NİN YUNANİSTAN'A ARKA ÇIKMASI BARBARLIĞA ORTAKLIKTIR

Dünyada en çok mülteci ve sığınmacıya evsahipliği yapan ülkenin Türkiye olduğu ayan beyan ortadadır. Bu gerçeğe rağmen, Türkiye’yi göç meselesini siyasi bir amaçla kullanmakla itham etmek asılsız, akılsız ve ahlaksız bir yakıştırmadır. Avrupa Birliği ülkeleri Türkiye’yi anlamaktan ve kavramaktan tamamıyla uzaktır. İnsan haklarını yok sayan ve sınırlarına gelen mazlumlara düşmanca saldıran Yunanistan’ın Avrupa Birliği tarafından desteklenip arka çıkılması barbarlığa ortaklıktır. 1951 Cenevre Sözleşmesi ve Avrupa mevzuatı bir kenara itilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi buharlaşmış, Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşme ile 1967 Protokolü budanmıştır.

AVRUPA ÜLKELERİ SIĞINMACILARIN MÜRACAATLARINI ALMAK ZORUNDADIR

Hem Yunanistan hem de diğer Avrupa ülkeleri, uluslararası yükümlülüklerine bağlı kalarak sığınmacıların müracaatlarını almak mecburiyetindedir. Bunun başkaca yol ve çaresi yoktur. Yunanistan’ın sığınmacı başvurularını askıya almasının hukuken hiçbir dayanağı olamayacaktır. Kaldı ki, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Yunanistan’ın bu tavır ve tutumunun uluslararası hukukta yeri olmadığını açıklamıştır. Yunanistan’ın sığınmacılara karadan ve denizden ateş açması, botlarını batırması ve maalesef ölümlere neden olması haydutluk, hayasızlık, hukuksuzluktur.

İNSAN HAKLARI NUTUĞU ATANLARIN İNANDIRICILIĞI KALMADI

Uluslararası hukuk ile mültecilere dair uluslararası sözleşmeler, kendilerini güvende hissetmeyen, savaş ve benzeri korkular yüzünden ülkelerini terk eden her insana başka bir ülkeye sığınma hakkı vermektedir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 14. Maddesinde, “Herkes zulüm karşısında başka ülkelerde sığınma talebince bulunma ve sığınma hakkından istifade hakkına sahiptir.” hükmü yazılıdır. On yıllardır insanlık nutukları atan, sürekli hamaset yığınağı yapan hiçbir ülkenin ahlaki ve insani inandırıcılığı geldiğimiz bu aşamada kalmamıştır. Hani insan hakları? Hani insan onuruna hürmet? Hani zulme karşı mazlumlara himmet? AB ülkeleri vahim bir tenakuz çukurundadır. 

SINIRDAKİ ÇOCUKLARIN ÇIĞLIKLARI AVRUPA'NIN HER KÖŞESİNDE YANKILANDI

Sınırda, şu kış günlerinde, küçücük bedenleri soğuktan titreyen yavrular, çaresiz analar, perişan babalar ben insanım diyen herkesi yaralamaktadır. Parklarda bahçelerde oynaması gereken çocuklar yağmurda çamurda, soğukta feryat etmektedir. Üstte yok başta yoktur. Cep delik cepken deliktir. Sabilerin hıçkırıkları, emzikli bebeklerin acıklı halleri vicdansızların, merhametsizlerin, insan sevgisinden bihaber meymenetsizlerin yüzlerine tokat gibi inmiş, Avrupa’nın her köşesinde de yankılanmıştır. İnsani yıkımların kederi yüreğimizin tam orta yerine çökmüştür.

MHP OLARAK SIĞINMACILARIN DURUMUNA SESSİZ KALMAYIP YARDIMCI OLDUK

MHP olarak bu ağır tabloya sessiz kalamazdık. Bebeklerin, çocukların hazin ve hüzünlü durumlarını atıl ve hareketsiz şekilde seyredemezdik. Bir şeyler yapmalıydık, karınca kararınca yardım elimizi uzatmalıydık. Gönül ve vicdan seferberliğiyle yaralara merhem olmalıydık. Çünkü biz, komşusu açken tok yatan bizden değildir, manevi buyruğuna bütün hücrelerimizle inanan Milliyetçi-Ülkücü Hareketiz. Geçen hafta, Edirne’de 0-10 yaş grubunu hedefleyen “Göçmen Kreşi” kurmak ve mazlumları kuşatmak için samimiyet ve safiyetle devreye girdik. Solgun bakışlarıyla, sararmış yüzleriyle, üşüyen bedenleriyle sınırda tutacak el bekleyen, yedirip içirip giydirecek müşfik bir irade gözleyen çocukların temel ihtiyaçlarını temin ederek tırlarla Edirne’ye gönderdik. Türk milletinin gıpta edilecek vasfını, imrenilecek vakarını gösterdik. Aynı zamanda Türk milletinin şefkat ve merhametiyle yavrulara dokunduk, onları nakış nakış vicdanlarımıza dokuduk.

ZALİMİN ZULMÜ BİR GÜN MUTLAKA KENDİSİNE DÖNECEKTİR

Her çocuk bir dünyadır. Her bebek bir melektir. Kokuları da cennet kokusudur. Bebeğin kökeni, mezhebi, ırkı, milliyeti bahis konusu dahi edilemez. Bebeklere acımayan, çocuklara aldırmayan, düşkün ve muhtaçları dikkate almayan bir medeniyetin temelleri çürük, tedrisatı bozuk, tebessümü sahte, tezahürü karanlıktır. İşte Yunanistan’ın içinde bulunduğu Avrupa Birliği’nin özeti budur. İnanıyorum ki, zalimin zulmü bir gün mutlaka kendisine dönecektir. Ve yine inanıyorum ki, zalimin düşmanı Allah’tır. Edirne’de kurduğumuz Göçmen Kreşi’ne emeği geçen, destek olan, yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasında aktif ve öncü rol oynayan her dava arkadaşıma huzurlarınızda gönülden teşekkür ediyorum.

MHP VARSA UMUT ÇARE ÇÖZÜM VE HERKESİ KUCAKLAYACAK FAZİLET VARDIR

Merhum şairimiz Mehmet Emin Yurdakul, “Bırak Ben Haykırayım” isimli şiirinde hissiyatımıza aynen tercüman olmuştu. Demişti ki: Ben en hakir bir insanı kardeş sayan bir ruhum, Bende esir yaratmayan bir Allah'a iman var, Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar. Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum. Volkan söner, lâkin benim alevlerim eksilmez, Bora geçer, lâkin benim köpüklerim kesilmez. Diyorum ki, çocuklar örselenmesin, bebekler ölmesin. MHP varsa umut vardır. MHP varsa çare vardır. MHP varsa çözüm vardır. MHP varsa dara düşen, yolda kalan, aç ve açıkta bulunan herkesi kucaklayacak yüksek bir fazilet vardır, kutlu bir dirayet görmesini bilenler için hemen yanlarındadır.