MHP'li Yıldırım: Haç ile Hilalin Savaşı Kıyamete Kadar Sürecek

Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi üzerine MHP Grubu adına TBMM Genel Kurulunda konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım, Gazze'ye saldırarak tüm Ortadoğu'yu ateşe atacak bir savaşın fitilini ateşleyen İsrail'in hedefinin din savaşı çıkarmak olduğunu belirterek, Haç ile Hilalin karşı karşıya geldiği kıyamete kadar sürecek bir savaşın içinde olduklarını söyledi. Haçlı-Siyon İttifakına dikkat çeken MHP'li Yıldırım, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

 

MHP'Lİ YAŞAR YILDIRIM'IN TBMM'DE YAPTIĞI KONUŞMASI

 

Dünyanın gördüğü ve göreceği en büyük din savaşıyla Diyanet İşleri Başkanlığı bütçemizi konuşacağız. Buradan, sınırlarımızdan 800 kilometre ileride bir din savaşı var. Gazze'deki savaşın komutanı ne Netanyahu ne de İsrail Genelkurmay Başkanlığı. Gazze'deki savaşın komutanı İsrail'in hahambaşıdır ve hahambaşı savaşı yönetiyor, hahambaşının talimatlarıyla İsrail ordusu hareket ediyor. Hahambaşının verdiği bir fetva var, diyor ki: "Hareket eden bütün canlıları öldürün; bebek, çoluk çocuk, insan, tavuk, kedi, köpek hiç fark etmez." Ve netice itibarıyla İsrail ordusu kendilerine gelen rehineleri de öldürüyor hareket ettiği için, beyaz bayrağına da bakmıyor. 

 

Bu savaş bugün başlamış, yarın bitecek değildir; bu savaş bin dört yüz kırk yıl evvel başlatılmış ve kıyamete kadar devam edecek. Bundan bin dört yüz kırk yıl evvel Medine'de Peygamber Efendimiz (SAV) Yahudilerle sözleşme yapmıştır ama Yahudiler ona suikast yapmak için mahallelerine götürürler ve götürdükleri yerde değirmen taşı yuvarlarlar, suikast düzenlerler; ha, gereği yapılmıştır. Bundan üç-dört sene sonra da Bizans komutanı Herakleios İstanbul'dan 50 bin kişilik bir Haçlı ordusuyla Şam'a doğru hareket eder. Niye? Yeni zuhur etmiş, yeni dünyaya gelmiş İslam'a tahammül yoktur ve Müslümanlara yaşam hakkı yoktur. Netice itibarıyla Şam'a gelmiştir; Peygamber Efendimiz de Medine'de ordusunu toplamış, Tebük'e gelmiştir. Bir salgın hastalıktan dolayı ordular karşılaşamamıştır. İslam tarihinde bu Tebük Seferi olarak geçer.

 

Şimdi, burada bir tahammülsüzlüğü hep görüyoruz, Avrupa'da da görüyoruz, her yerde Kur'an yakılır; siz hiç Tevrat yakan, İncil yakan Müslüman gördünüz mü? Görmedik ama İslam'a bir tahammülsüzlük vardır. Şimdi, hahambaşı bu demeci verir, bu fetvayı verir ve dünya susar: "Hareket eden her şeyi öldürün."; bizim Diyanet İşleri Başkanlığımızın aleyhinde yanlış bir haber çıkar, herkes ayaklanır. Hiç kimsenin hahambaşına, papaza sözü yoktur, Türkiye'de din düşmanlığı yoktur, Türkiye'de İslam düşmanlığı vardır, Diyanet düşmanlığı vardır, imam düşmanlığı vardır.

 

Şimdi bu savaş devam ediyor, bundan otuz yıl evvel de savaş devam etmişti. Otuz yıl evvelin Avrupasına gidelim, Bosna'ya, hep beraber hatırlayalım -tarihçi olmaya hiç gerek yok, hepimizin yaşı yetiyor- Bosna'da Hırvatlar, Sırplar ne yaptı? Kendi akrabalarını diri diri yaktılar; çoluğu çocuğu, ihtiyarı, yaşlıyı genci kestiler. Ahmiçi kasabası vardır, Ahmiçi -gidenler bilir, tavsiye ederim, gidince görün- insanlık müzesi vardır orada. Camiye bebekleri, çocukları, kadınları, erkekleri, yaşlıları toplamışlar; rakı içeni de namaz kılanı da meyhaneye gideni de gitmeyeni de namaz kılanı da kılmayanı da ayırmadan diri diri yakmışlardır -Ahmiçi kasabası orada- Haçlı mantığı budur. Netice itibarıyla, bugün Bosna huzur içerisindedir, Bosna'da federasyon kurulmuştur, Müslümanlar rahatındadır. Niye? Allah'ın ordusu Bosna'dadır, Türk Silahlı Kuvvetleri Kosova'dadır, Bosna'dadır ve Müslümanlar huzur içerisindedir.

 

Yine bundan otuz yıl evvelki Kafkaslara baktığımız zaman Amerika'nın, Rusya'nın, Fransa'nın, Avrupa'nın desteğini alan Ermeniler gelmişler, Türk'ün yurdunu, Müslümanın yurdunu elinden almışlardır. Alır almaz da Karabağ'da ne kadar cami varsa hepsini domuz ahırı yapmışlardır, 80'lik dedeleri, beşikteki bebeleri kesmişlerdir; bunu hep beraber yaşadık. O günlerde Ebulfez Elçibey Azerbaycan Devlet Başkanıdır. YouTube'da "32. Gün, Mithat Bereket" yazarsanız çıkar, bir röportajı var, der ki: "Türkiye'den yardım istedik, 4 helikopteri de vermediler." Aradan yirmi sekiz yıl geçti, yeni bir savaş başladı, yeni bir Karabağ savaşı. Kim başlattı? Ermeniler başlattı. Ne yaptılar? Azerbaycan'a saldırdılar. İşte, o savaşın üçüncü günü Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in bir demeci vardır "Bu semalarda yabancı uçak görürsem F-16 filosunu kaldırırım." Nereden gitti F-16 filosu? Türkiye'den gitti. Kim gönderdi? Türkiye gönderdi. Merzifon'dan gitti. Türkiye, İHA'sıyla SİHA'sıyla, tankıyla topuyla neyi varsa kardeşinin yanında oldu. Netice itibarıyla, kırk üç günde, yapılanın hesabı sorulmuş, toprak geri alınmıştır. Orada Müslümanlar Şuşa'daki camide huzur içerisinde namaz kılıyordu, domuz ahırından kurtarılmıştı. Haçlı mantığı bu.

 

Tabii, bunun bize getirdiği de bir şey var. "Ne getirdi?" diyeceksiniz, şunu getirdi: Azerbaycan-Türkiye ittifakının sonucunda Türk dünyasında bir gelişme oldu, dünya da bir gelişme oldu, Türk Devletleri Teşkilatı kuruldu. Bunun sebebi nedir? Azerbaycan zaferidir. Azerbaycan zaferinin arkasında bir irade vardır -dün 4 tane helikopter verilmemiştir ama bugün Türkiye her şeyiyle oradadır- bu iradenin adı da Cumhur İttifakı'dır, bunu da kimse unutmasın.  

 

Biz, o günkü şartlarda, bu savaş devam ederken hangi siyasi partinin temsilcisinin ne dediğini biliyoruz ve unutmadık. 300 milyonluk bir nüfus, 4,5 milyon kilometrekarelik bir coğrafyada Türk birliği kuruluyor. Bu, ümmetin birliğine atılan bir adımdır; bu, İslam'ın birleşmesi hususunda yapılan en önemli çalışmadır, Allah sonunu hayretsin. Bu, 2040 vizyonuyla birlikte hayata geçecektir, yaşayan görecektir.

 

Şimdi savaş Gazze'de devam ediyor; maalesef, dünyanın gördüğü ve göreceği en büyük zulüm, insanlık vasfından uzak en büyük savaş devam ediyor. Bu savaş silahla mı alınır yoksa efendim, diplomasiyle mi biter, orasını bilemiyoruz. Yalnız, gördüğümüz bir şey var: Türkiye, Gazze'de gereğini yapıyor, sahra hastanesini kuruyor, hastalarını getiriyor, her türlü yardım önce Türkiye'den gidiyor. Türkiye'nin girişimleriyle Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yapılan en son oylamada 153'e 10 yani İsrail'in yanında 10 ülke kalmış, en önemlisi de ABD Genel Kurulda yalnız kalmıştır. Gördüğümüz odur ki dünyada bir uyanış vardır, İslam dünyasında bir uyanış vardır ve bu bir uyanışa vesile olacaktır. İnşallah, Allah nasip ederse, biz, Gazze'de sonuç alınacak, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulduğunu Allah'ın izni, lütfu ve keremiyle göreceğiz, yaşayanlar görecek.

 

Tabii, ümmetin problemi sadece Gazze'de mi? Ümmetin zulüm gören insanları sadece Gazze'de mi? Değil. Bir de bizim doğumuz var yani 8 bin kilometre ilerimiz var, 8 bin kilometre ileride Doğu Türkistan var, Uygurlar var. Biz gençliğimizde, 15 yaşımızda başladık "esir Türk'e hürriyet" diye. 70'li yıllarda yaşayanlar bilir, Türkiye'nin her yerini de donattık "esir Türk'e hürriyet" diye. Sovyetler Birliğindeki esir Türkler hürriyetine kavuştu, bugün Türk birliğini kurdu ama Doğu Türkistan duruyor. Biz bunun bedelini Kenan Evren'in mahkemelerinde ödedik, esir Türklere hürriyet istemenin bedelini ülkücü hareket, Milliyetçi Hareket, bizler ödemişizdir, biz bedel ödedik, ödemeye de hazırız.

 

Ve bugün İsa Yusuf Alptekin'in, akrabalarının, Uygurların, Doğu Türkistan'da bulunun ümmeti Muhammed'in en gariplerini unutmadık, unutturmayacağız, unutmayacağız, unutursak kanımız çekilsin. Onlar bizim dindaşımızdır, soydaşımızdır, bu ümmetin en garipleridir. Allah nasip ederse nasıl Sovyetler Birliği dağılmış, esir Türkler hürriyetine kavuşmuşsa yarın Uygurlar da yapılan zulümden kurtulacak ve hürriyetlerine kavuşacaktır. Bu Allah'ın izni, lütfu ve keremiyle inşallah olacaktır.

 

Tabii, şimdi, efendim, en önemli mesele din savaşı var mıdır? Vardır. O zaman dinini iyi öğreneceksin, dinini bileceksin. Dinin nasıl öğrenilir? Din küçük yaşta öğrenilir. Diyanet İşleri Başkanımızı buradan tebrik ediyorum, Allah onlardan razı olsun, 4 ve 6 yaş Kur'an kurslarını açtılar. Çok tepki oldu, efendim bununla ilgili çok menfi tavırlar koyanlar oldu, efendim infialler oldu. Bunlar devam etsin, devam edecek. En güzel yapılan icraatlardan biri 4-6 yaş arası Kur'an kurslarıdır. İnsan Kur'an'ı 5 yaşında öğrenmelidir, 85 yaşında değil; hayata başlarken Allah'ın kelamını, Allah'ın emrini, neyhini, yasağını ve müsaadesini bilmek lazım. Bu yönden Sayın Diyanet İşleri Başkanımızı ve yetkililerini tebrik ediyorum. Efendim, tepki var mıdır? Elbette olacaktır. Türkiye'de -biraz evvel arz ettiğim gibi- din düşmanlığı yoktur, İslam düşmanlığı vardır. Her hususta İslam'a dil uzatmadan ilk fırsatta Diyanete saldırılır. Biz dinimizin yanındayız, Diyanet İşlerimizin yanındayız, müftümüzün yanındayız, imamımızın yanındayız, müezzinimizin yanındayız. Bir adım geri atmayız, esnemeyiz, kim gelirse gelsin biz onların yanındayız; bunu da hiç kimse unutmasın.

 

Şimdi, Diyanetin kendi problemleri de var. Bir: Personel sıkıntıları var. Nedir bu personel sıkıntıları? Vekil imamlarımız var, bir türlü çözülememiş bir problemdir. İmamın vekili ve aslı olmaz, imam imamdır. Doğarsın kulağına ezan okunur. Ölürsün gelir imam yıkar. Defnederler başında telkini imam verir. Doğumdan ölüme kadar imam hayatımızın her safhasında vardır. Bunun vekili, aslı olmaz, imam imamdır. Bununla birlikte Allah'ın kelamını öğreten, gençlerimizin yetiştiren fahri Kur'an kursu öğreticilerimiz var. Yıllardır bu problem çözülmedi. Buraya gelirken de binlerce mesaj aldım. Diyanet İşleri Başkanlığımızdan, Cumhurbaşkanlığımızdan talebimiz, arzımız şudur: Fahri Kuran kursu öğreticilerinin de problemleri çözülsün. Bir an evvel kadro verilecekse de, imtihan yapılacaksa da, neler yapılacaksa bunlar hayata geçsin diyoruz.

 

Şimdi, Diyaneti konuşup da Diyanetin hac ve umre organizasyonlarıyla ilgili kanaatimizi belirtmeden geçersek yanlış yapmış oluruz. Değerli milletvekilleri, içinizde hac farizasını yapanlar vardır. Hac İslam'ın en önemli beş farzından biridir ve hac da en zor görevdir. Hacca niyet ettiğiniz zaman "Ya Rabbi benim haccımı kolaylaştır." dersiniz. Dolayısıyla burada hac zordur. Hacda milyonlarca insanın aynı anda aynı mekânlarda bulunması ve aynı ibadeti yapması lazımdır, münferiden tek başına yapılan bir ibadet değildir. Dolayısıyla bu ibadetlerde haccın organizasyonu Diyanet İşlerindedir. Biz yıllarca gider geliriz, görürüz; Diyanet İşleri bütün milletler içerisinde en iyi organizasyonu yapan teşkilattır. Bu sene Diyanet İşleri Başkanlığımız hacılarına en çeşitli hizmeti veren dünyada 1'inci olarak seçilmiştir. Diyanet İşleri Başkanımıza, Başkan Yardımcılarımıza, Hac İşleri Genel Müdürümüze, hacda görev yapan ne kadar personel varsa buradan kendilerine çok çok teşekkür ediyoruz, Allah hepsinden razı olsun. Şimdi, hepsine teşekkür ediyoruz. Daha yeni organizasyonların yapılmasını; yeni yeni hacılarımıza, umrecilerimize daha iyi hizmetler verilmesini Diyanet İşlerinden isteyeceğiz.

 

Burada bu savaş bitmeyecek dedik, bu savaş bitmez. Bu savaş ne zamana kadar... Kıyamete kadar bitecek. Bu hac ile hilalin savaşıdır. Dikkatinizi çekerim: Karada Yahudiler var, siyonistler var; denizde kim var? Dünyanın en büyük savaş gemileri orada. Ukrayna'yı bıraktılar, Ukrayna'yı unuttular; Ukrayna şu anda kendi başına. Nerede herkes? Bir avuç aç, susuz, herhangi bir insani ihtiyacı karşılanmayan Gazze'ye çevrilmiş vaziyetteler. Bu, kıyamete kadar devam edecektir ama Müslümanlar bunun sonunda galip olacaktır; bundan bir endişemiz yoktur, ciddi şekilde Müslümanların da bir uyanışı vardır.

 

Efendim, şimdi, burada vaktimiz bitiyor. Tabii, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemimizin Türkiye'ye getirdiği en önemli kuruluşlardan biri de Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığımızdır. Bu Başkanlık hayata geçmiştir ve "Cem evlerini devlet yapar, özel idare yapar, belediyeler yapar..." kanununu da hep beraber çıkardık. İnşallah bu şekilde de devam ediyor ve biz de bu hususta elimizden geleni yapıyoruz. Sayın Genel Başkanımız da Hacı Bektaş'taki 6 dönüm arazisini cemevi yapmak üzere Horasan Erenleri Dernekler Federasyonuna hibe etmiştir. Genel Kurulu saygılarımla selamlarım. Bütçemizin Türk milletine, devletimize hayırlı ve uğurlu olmasını Cenab-ı Allah'tan dilerim.