Erdoğan Böleceğini Söylese Analar Oklavayla Kovalar

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Erdoğan, anketlerde Türkiye'yi bölmek istediğini, Amerika'nın talimatıyla Güneydoğu Anadolu'da önce eyalet, sonra bağımsız bir Kürdistan kurmak istediğini söylese, analar, bacılar, gelinler oklavayla Recep Tayyip'i kovalar'' dedi. MHP lideri Bahçeli, Osmaniye'deki proğramının ilk gününde açılışlar, mitingler ve yemekli toplantılarla  yoğun bir tempoyla gününü tamamlarken, ikinci günde de halkla kucaklaşmaya devam etti. Konakladığı otelde parti yöneticileriyle kahvaltı yaptıktan sonra İl Teşkilatı ziyareti gerçekleşti. MHP İl Binası yakınındaki yeniden düzenlemeler yapılan Rahime Hatun Meydanı gezilirken düzenlenen bir kermese katıldı. Ülkü Ocakları'nın yeni binasının açılışını yapan Bahçeli, yürüyüş yaparak esnaf ziyaretlerinde bulundu.  Cevdetiye'de park açılışı yaptı. Bahçeli'nin bir çifti kadın ile arasında geçen konuşma ilginçti. Fitnat Eser olduğu öğrenilen çiftçi bir kadın, Bahçeli'ye "İlla terörist mi olmak lazım çoluğumuzun çocuğumuzun iş bulup memur maaşı alması için? Veya omuzda tüfek dağa çıkmamız mı lazım? Bizim çocuklarımız aç çiftçilikle geçinemiyoruz, buğdayımız para etmiyor mazot 4 liraya alıyoruz, bizim derdimize çare ol" diyerek pas verdi. Bu pas ile AKP'ye gol atan Bahçeli, ''Recep Tayyip'e söylemiyorsun da bana niye söylüyorsun'' dedi. Bu sözler üzerine kadın çiftçi Bahçeli'ye ''Size aktardım siz gerekeni söylersiniz'' diye cevap verdi. MHP Kadirli İlçe Teşkilatı'nın Köprübaşı Kent Meydanı'nda düzenlediği mitinge 20 bine yakın vatandaş katıldı. AKP Hükümetinin PKK açılımlarına ve AKP-PKK işbirliğiyle oluşturulan Akil Adamlar Heyetine tepkili olan Kadirlilerin, sık sık ''Vur de vuralım öl de ölelim'' sloganı attığı görüldü. MHP mitinglerinde gelenek haline gelen bu sloganın atılması, AKP ve PKK işbirliğine tepkinin sembolü oldu. Kadirli Belediye Başkanı MHP'li Ömer Tarhan, hemşehrileri adına Bahçeli'ye Kuran hediye etti...   DEVLET BAHÇELİ'NİN KADİRLİ MİTİNGİ KONUŞMASI Osmaniye'de olmaktan Kadirli İlçemizde olmaktan mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Muhteşem bir katılımla miting gerçekleştirdiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. 2009'da yapılan mahalli idareler seçimlerinde, Türkiye genelinde birçok il, ilçe ve belde belediyelerini MHP'nin kazandığını dile getiren Bahçeli, "Aradan geçen 4 yıllık süre içinde değerli belediye başkanlarımız, siyasi iktidarın bütün baskılarına, sözde şikayetler üzerine gönderdiği teftiş kurulunun uygulamalarına ve zaman zaman da belediyelerimizi tehdit altına alan yaklaşım ve uygulamalarıyla her türlü zor şartlarda ve kısıtlı imkanlarla mücadele verdi, hizmet kervanını devam ettirdi. Önümüzdeki seçimler geçmiş dönemlerde yapılan seçimlerden çok daha öte bir anlam yüklüdür. Bu seçimler belediye başkanlarımızı, belediye meclis üyelerimizi, il genel meclisi üyelerimizi seçmekle kalmayacak, Türkiye'nin geleceğinin belirlenmesinde önemli bir görevi yerine getirecektir. Mahalli idareler seçimlerinden hemen sonra cumhurbaşkanlığı seçimi, ardından eğer bir aksama olmazsa 25. dönem milletvekilliği genel seçimleri yapılacak. Böylelikle 3 siyasi önemli olay milletimizin iradesine sunulacaktır. Mahalli idareler seçimleri cumhurbaşkanlığı seçimini, bu seçim de Türkiye Büyük millet Meclisi'nin 25. dönemini şekillendirecektir, belirleyecektir. O sebeple millet iradesi olarak önümüzde duran ve demokrasinin erdemi kabul etmiş olduğumuz bu siyasi olayları iyi anlamalıyız, iyi kavramalıyız, yorumlamalıyız ve milletçe iyi değerlendirmeliyiz. Ülkeye hizmet amacıyla kurulan siyasi partilerin, milletin ve ülkenin önüne geçemezler. ''Önce ülkem, sonra milletim, sonra partim" demek gereken bir dönemde bulunmaktayız. AKP 'nin, 10 yıllık süreci içinde sahip olduğu millet desteği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki temsil oranı, Türkiye'nin her türlü sosyal ve ekonomik meselesini çözmeye muktedir olan bir destektir, güçtür, milli iradenin yanında olması halidir. Ancak ülkemizde işsizlik, özellikle genç işsizlik devam ediyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlik gittikçe uçurum halini alıyor. Üretim durmuş üreticinin yanında kimse yok. Bu iktidar döneminde rant ve rant yandaşları kazançlı çıkıyor. Emekli, köylü perişandır. Terör örgütü PKK  Türkiye’nin güneydoğusunda Kürdistan kurmayı temel amaç edindi. Bu uğurda binlerce asker, polis ve korucuyu şehit etti. Hain örgütün bu faaliyeti hala devam etmektedir. Zaman zaman kendisini dinlenmeye, toparlamaya yönelik olarak, bazı konuları bahane edip, bir silahsızlanma, bir ateşkes, güya silahtan vazgeçme gibi kendisinin kontrolünde başlayan ve devam eden uygulamalarla milletimizi ve siyasi iktidarları aldatmaya çalışmaktadır. Amacına doğru hızla devam etmektedir. Öyleyse aziz Kadirlililer iyi bilmelisiniz, yandaş televizyonu takip ederek, beslemelerin programlarını takip ederek AKP’nin kara propagandasına alet olan zavallıların söylediklerine aldırış etmeyiniz. Siz de bir değerlendirme içinde bulunun. Kim ne diyor? Ne zaman ne diyor? Bunları iyi bilin. Ben açıksa söylüyorum. İnanıp inanmamak size bağlı. Neye karar vererseniz veriniz. Ancak bir gerçeği unutmayınız, PKK’nın bağımsız bir Kürdistan kurmaktan hiçbir şart altında vazgeçmesi mümkün değildir. Onun için mücadelesini sürdürüyor. Yine sürdürecektir. Barış, çözüm aldatmacasına aldırış etmeyiniz. PKK'NIN TUZAĞINA DÜŞEN ERDOĞAN PKK İLE NEREDEYSE AKRABA OLDU  Şimdi Sayın Başbakan kalkıyor, 1 Ağustos 2009′da başlattığı Demokratik Açılım zırvasına hala inatla devam ediyor. İki tane yalan sloganı var; birisi ‘Analar ağlamasın’, öbürü ‘Millet çözüm istiyor…’ Şimdi bu sözleri ne kadar doğrudur? 2009′dan bu yana demokratik açılım yaparken, 2010′da, 2011′de, 2012′de anaların gözyaşı sel olmuştur. Bu dönemde ülkeyi yöneten sen değil misin? Ama bütün bunlara rağmen analar ağlamasın yalanıyla milleti kandırmaya çalışıyor. Öbür tarafta ise gizliden gizliye inkar edip, ‘şerefsiz’ tartışmasını başlatıp, şerefsiz hanesine düşen Sayın Başbakan ‘Ben İmralı ile görüşmedim, görüşmüyorum’ diyordu. Şimdi ise neredeyse akraba olacak. Şimdi giden, gelen belirsiz olmuş. ‘Oslo Süreci’ adı altında başlattığı örtülü görüşmelerle, şimdi de İmralı ile BDP milletvekillerinin bazılarını postacı gibi görevlendirerek ‘Git İmralı’ya Öcalan’la görüş. Varsa bir mektubu bana getir. Ben bir tanesini Kandil’e gönderteceğim, bir tanesini yanıma alacağım, bir tanesini Avrupa’ya gönderteceğim.’ Sanki bu mektuplardan haberi yokmuş gibi kendisi de milletin huzuruna çıkıyor, hala çözüm diyor, analar ağlamasın diyor. ERDOĞAN ANKETLERDE ÜLKEYİ BÖLECEĞİNİ SÖYLESE ANALAR OKLAVAYLA KOVALAR Yandaş bazı araştırma gruplarına dünyanın parasını akıtıyor, talimat veriyor. Diyor ki ‘Bir araştırma yapın, millet çözümden yana mı?’ Onlarda baş üstüne Sayın Başbakan diyor. Bir Başbakan Yardımcısı’nın da aracılığıyla araştırmalar yapılıyor. Şimdi bu araştırmalarda sorulan soruyu size de soruyorum; ‘Anaların ağlamasını ister misiniz? Böyle bir soruyu yönelttiğimde burayı şereflendiren analar, bacılar, gelinler, ‘Ağlamak istiyoruz’ diyebilir mi? Böyle bir şeyi isteyebilir mi? Peki ala, Sayın Başbakan diyor ki ‘Yüzde 57 ile 70 arasında anaların ağlamasını istemeyenler var. Ama bazı faşistler, kafa tasçılar var. Onlar her gün anaların ağlamasını istiyor’ diye televizyonlara çıkıyor. İcraatın İçinden’de Kandil’deki zehri saçıyor. Peki şimdi sorsak bu analara;, bu gelinlere, bacılara; ‘Erdoğan olarak Türkiye’yi bölmek istiyorum. Amerika’nın talimatıyla Güneydoğu Anadolu’da önce eyalet, sonra bağımsız bir Kürdistan kurmak istiyorum. Ne diyorsunuz?..’ Bu analar, bacılar, gelinler ne yapar? Oklavayı kapan Recep Tayyip’in üstüne gider. Bu sebepten dolayı bu yalanlara milletimiz aldanmıyor. Bu yalanlardan milletimiz usanmış, gerçeği görmüştür.” 63 SÖZDE AKILLIYA PKK'NIN ANLAMINI SORUNUZ. Nerede tükenmiş, unutulmuş, aciz şarkıcı, besleme köşe yazarı varsa, sahte sözde aydın ve bilim insanı karmasıyla bir 63′ler kurmuş. Anadolu’ya gidip bunlar uzlaşma ve barış sürecini anlatacakmış. Bunlar kim? Bunlar kime hizmet ediyor? Kadirli’ye gelecek bu 63′ler. Neyi anlatacak? Bu artistlerden, bu şarkıcılardan birine birinci soru olarak ‘Hoş geldiniz, ama geliş sebebinizi biz anladık. Başbakan sizi görevlendirmiş. Fakat size ilk sorumuz şu; bu PKK nedir? P’den neyi anlıyorsunuz? K’dan neyi anlıyorsun? İkinci K’dan neyi anlıyorsun. Kısaca PKK’dan ne anlıyorsun?’ diye sorsanız. Eğer bu sözümden sonra derslerini çalışıp PKK’nın açılımını ezberlerlerse bilmem ama, şimdi sorun hiçbirisi bilmez. Bu sebepten dolayı bu 63′ler kendilerini kirletiyor, lekeliyor. Hem de ülkemize ihanet ediyorsunuz. Bu ihanet 7 soyunuzdan çıkmaz. Bu oyuna düşmeyin. Şimdi aldığınız görevi Sayın Başbakana iade edin. ‘Bizi ihanete ortak edemezsiniz’ deyin. Ama zannetmiyorum. Çok ciddi, çok temel bir konu üzerinde 63 kişiyi, Dolmabahçe Sarayı’na davet etmiş. Görevlendirme yaparken, bunları ayaklarının altına almış geziyor. Nasıl incittiğini hissettirmeden… Bir tanesine diyor ki; ‘Tatar Ramazan filminde iyiydin’, bir başkasına da ‘Arabesk bestelerini pek iyi dinledik. Bir teselli daha ver bana’… Bu ne kepazeliktir, bu ne maskaralıktır. Hiçbir şehidimize, hiçbir gazimize hürmet duymuyorsunuz, şehit analarına neden saygısızlık yapıyorsunuz? Elini, ayağını, gözünü, kolunu kaybetmiş Güneydoğu gazilerimize neden hakaret ediyorsunuz?”    Biz millet olarak alayını kucakladık. Beraberce yuva kurduk, aileler oluştu. Bunun Kadirli’de yüzlerce örneği var. Şimdi ne yapacağız? Bu mesut, kutlu yuvaları sen şusun, busun diye ayıracak mıyız? Ne gerek var buna? “Başbakan kalkmış, ben bir Arap kızıyla evliyim diyor. Sanki soran var. Öbür taraftan da kalkmış benim dedelerin Gürcü’dür diyor. Sanki soran var. Peki sen Gürcü’sün, eşin Arap kızı, Bilal’e ne diyeceğiz? Bu sebepten dolayı kafası bunalmış, karışmış, bir zihniyet körlüğüne düşmüş. Kendisi batacak, AKP’yi batıracak, Türkiye’yi de batıracak. Öyleyse Kadirli’deki AKP’li kardeşlerime söylüyorum, ‘Yeter artık emmioğlu’ de. ’10 yıldan beri arkandan yürüyoruz, bizi felakete götürüyorsun. Artık biz yokuz, seninle değiliz’ deyin. Sayın Başbakan’ın cumhurbaşkanlığı hayali, 2014′ün 28 Mart’ında suya düşmeli. 2015 Haziran ayında da ‘Abbas yolcu’ olmalı. Tabi bizim Abbas alınmasın…” AKP'YE ÖYLE BİR TOKAT ATIN Kİ, KİRİŞTEK GİBİ DÖNSÜN Türkiye’yi kardeş kavgasına sokmamak için, milli devlet üniter yapının bozulmaması için, anayasadan ‘Türk milleti’ kavramını çıkartmamak için, toprak bütünlüğümüzü korumak, sosyal dokumuzun parçalanmasını, bin yıllar kardeşliğimizin ve o kardeşliğin bir sonucu olarak aile hukukunun dağılmaması için AKP’ye öyle bir tokat atın ki, bizim çocukluğumuzda kullandığımız kiriştek (topaç) gibi dönsün dönsün… Uğunsun uğunsun. Sonra da tepesi arkasına yıkılsın. Kalabalık bir mitingle bizleri karşıladığınız için teşekkür ederim. Allah'a emanet olunuz. Ne Mutlu Türküm Diyene.