Bahçeli'den Hakkında Yalan Söyleyen Davutoğlu'na Tepki

Tarkan'ın başka amaçla yazıp söylediği şarkıdan medet ummaya çalışan muhalefete ve ''28 Şubat döneminin Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'dir'' iddiasıyla açıkça yalan söyleyen Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'na tepki gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ahmet Davutoğlu'nu iddialarını ispatlamaya davet etti.

 

DEMOKRASİNİN EKSİĞİ OLABİLİR AMA SAKAT OLDUĞUNU İDDİA ETMEK AKIL TUTULMASIDIR

 

Demokrasimizin eksiği olabilir, ama sakat olduğunu iddia etmek akıl tutulmasıdır. Bizim siyaset anlayışımız gereğince, ülkemizi hiçbir uluslararası toplantı, kuruluş, konferans veya devlet ve hükümet yetkilisi önünde yaralayıcı, yargılayıcı, yıpratıcı ve sorgulayıcı konuşmamak esastır, bu kapsamda tavizsiz tutum siyasi ilkemizdir. Milli duruş adamlık ister, mertlik ister, tutarlılık ister, ahlak ister, vicdan ister, mensubiyet şuuruna bağlılık gerektirir. Ne var ki, adına Millet İttifakı denilen, aslında zilletin ta kendisi olan siyasi oluşum bu tablonun tam tersi istikamete yelken açmıştır. Bu karanlık ittifakın siyasi rant ve ikbal uğruna çarpıtmayacağı değer, tahrip etmeyeceği milli emanet yoktur.

 

ZİLLET İTTİFAKININ YUVARLAK MASA TOPLANTISI

 

Zillet ittifakının 6+1 formatında planlayıp yuvarlak bir masa etrafında dizilerek gerçekleştirdiği 12 Şubat toplantısı geçtiğimiz hafta boyunca devamlı tartışılmış, bilahare bizim bu toplantıya yönelik isabetli tespitlerimiz haksız ve mesnetsiz eleştirilere uğramıştır. Yuvarlak masanın can suyu olduğunu söyleyenden tutun da, o masa umudun masası, o masanın genişliği 780 bin kilometrekare diyene kadar pek çok saçma sapan değerlendirme yapılmış ve son tahlilde bu minvaldeki açıklamalar gürültü kirliliğine yol açmıştır. Mizahi karakteri üst düzeyde olan şu iddiaya bakar mısınız, yuvarlak masa heyecan yaratmış, orada bulunan zillet failleri vatan sevgisiyle bir araya gelmişler. Madem vatan sevgisine sahipsiniz, o zaman ne arıyorsunuz vatan düşmanlarıyla? Ne yapıyorsunuz vatanı bölmek için mekik dokuyan alçaklarla?

 

HDP'NİN YOK SAYILAMAYACAĞINI SÖYLEMENİN MANASI NEDİR?

 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yuvarlak masanın altında yuvarlanan bölücülük odağı HDP’yi daha fazla saklayamamış, en sonunda HDP’nin yok sayılamayacağını, demokrasi konusunda özel bir vurgusu olduğunu söylemek durumunda kalmıştır. İşte bu suçüstü halidir. İşte bu itirafname CHP-PKK-HDP ve diğer zillet partileri arasındaki onursuz ilişkiyi tekraren gözler önüne sermiştir. Zira HDP’lilerin periyodik olarak dile getirdikleri tehditvari beyanları zilletin diğer ortaklarını fazlasıyla uyarmış, dahası uykularını kaçırmış ve masanın altındaki bölücü köstebeğin sisli yüz hattının netleşmesini sağlamıştır. 

 

ALTILI GANYANIN FAVORİSİ KOBANİLİ SEROK AHMET

 

12 Şubat yuvarlak masa toplantısı hususunda en sivri çıkışı beklendiği ve tahmin edildiği gibi altılı ganyanın favorisi Kobanili Serok Ahmet yapmıştır. Serokun akıl sağlığıyla ilgili ciddi endişeler taşıdığımı, bu şahsın derhal tıbbi bir müdahaleyle karantina altına alınması gerektiğini düşünüyor, bunu da acil bir ihtiyaç olarak değerlendiriyorum. Yazık olacak seroka, bu gidişle sefil düşecek, mağdur hale gelecek, Allah muhafaza tedavilere cevap vermeyen acıklı hallere sürüklenecek. Serok demiş ki, “Türkmen diyarı burası, gelenektir yuvarlak masa.” Doğrudur, burası Türk ve Türkmen diyarıdır. Ancak serok Ahmet’in bu diyarla bağı kopalı çok olmuştur, yuvarlak masanın gelenek olduğuna dair iddiası da kuyruklu yalanlarına bir yenisini ekleyen bayağı bir uydurma olarak hafızalara kazınmıştır.

 

KURDUN MASASI KURT SOFRASI OLUR

 

Onların sofrası Halil İbrahim Sofrası, bizim soframız da kurtlar sofrasıymış. Halil İbrahim sofrası mı yoksa hüsran ve zillet masası mı olduğunu elbette milletimiz biliyor, görüyor, lazım gelen değerlendirmeyi de yapıyor. Bizim soframızın kurtlar sofrası olduğuna gelince, kurdun masası kurt sofrası olur, kurtların olduğu yerde kurtlar sofrası kurulur, serok dikkat etsin, kurdun gözünü kan bürüdü mü Kobani’ye kaçmakla bile kurtulamaz.

 

28 ŞUBAT DÖNEMİNDE BAŞBAKAN YARDIMCISI OLDUĞUMU İSPAT ETMEZSEN

 

Serok Ahmet ayrıca şu hayret ve ibret verici iftirayı hiç utanmadan dile getirmiş: “Bu memlekette 28 Şubat’tan son bahsetmesi gereken kişi Sayın Bahçeli’dir. Çünkü 28 Şubat’ın Başbakan Yardımcısı Bahçeli’dir.” Bizimle ne zaman söz düellosuna girse rezil rüsva olan Davutoğlu bir kez daha şansını denemek için yalan kartlarını açmış, ağzının ayarını kaçırmış, ahlakının buharlaştığını kanıtlamıştır. Bak Davutoğlu, benim 28 Şubat 1997’de Başbakan Yardımcısı olduğumu ispat etmezsen namerdin en önde gidenisin, bu iddianı belgelendirmezsen müfteriliğin, münafıklığın, müzevirliğin, müfsitliğin en ileri, en zirve, en menfur ismi olarak anılacaksın. MHP 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan seçimden başarıyla çıkmış, 28 Mayıs 1999 tarihinde kurulan 57’inci Koalisyon Hükümetine katılmıştır. 28 Şubat post-modern darbe girişimi ise 1997’de vuku bulmuştur.

 

ÜZÜMÜN ÜZÜME BAKA BAKA KARARDIĞI GİBİ BİRBİRİNE BENZEDİLER

 

Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu, tıpkı üzümün üzüme baka baka karardığı gibi, birbirleriyle düşe kalka yalan makinesine dönüşmüşlerdir. Müslüman yalan söylemez, söyleyemez. İnsanım diyen yalana bel bağlamaz, bağlarsa insan olamaz. Ama bunlar serok için geçerli değildir. Kılıçdaroğlu için mesele değildir. Zillete düşenler için önemli görülmemektedir. Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun 28 Şubat mağduruyum demesi masaldır, çünkü sahip olduğu zihniyet 28 Şubat’ın azmettiricisi, provokasyon merkezidir. 

 

ZİLLET ORTAKLARINA TÜRKİYE'NİN TESLİM EDİLMESİ MİLLİ ÇÖZÜLMEYE DAVETTİR

 

S-400 Hava ve Füze Savunma Sistemi’ni “kime karşı kullanacağız?” sorusunu pişkince soran, bu silahın gereksiz olduğunu pervasızca iddia eden Kılıçdaroğlu’nun geldiğimiz bu aşamada şifreleri çözülmüş, devir işlemi tamamlanmış, kullanım kılavuzu emperyalistlerin eline geçmiştir. Dostu tanımayan, düşmanı bilmeyen Kılıçdaroğlu’na ve zillet ortaklarına Türkiye’nin teslim edilmesi fecaate ve milli çözülmeye davettir. Buna da göz yummamız mümkün değildir. İstismar bunlarda, iradesizlik bunlarda, ilkellik bunlarda, itibarsızlık bunlarda, çarpıtma bunlarda, aldatma bunlarda, hayal tacirliği bunlarda, siyasi kalpazanlık da bunların ortak unvanıdır.

 

TARKAN'IN ŞARKISINA AKBABALAR GİBİ ÜŞÜŞTÜLER

 

Bildiğiniz gibi Türk müziğinin meşhur yorumcusu Tarkan bir şarkı sözü yazıp bunu da seslendirdi. Akbabalar leşe nasıl üşüşürse bu şarkıya da aynen musallat olanlar çıkmıştır ve hepsi meydandadır. Tarkan geçecek diyor, bunu da Anadolu’da yaygın bir ağız şivesiyle söylüyor. Elbette geçecek, zor günler geçecek, zillet geçecek, terör geçecek, sıkıntılar geçecek, salgın geçecek, felaketler geçecek, sorunlar bitecek, Allah’ın izniyle de buna az kaldığı görülecek. 6 rakamına lütfen dikkat buyurunuz, bu rakamı ters çevirdiğimizde tabiatıyla 9 rakamı ortaya çıkar. Mesele bakmak değil, görmek, görüleni tüm berraklığıyla göstermektir. Biz 6’ya bakınca gördüğümüz 6 oktur, yuvarlak masa çevresinde kurulan tuzaktır, tertiptir, tezgahtır, karamsarlıktır, kumpastır, Türkiye’nin sırtına bindirilmek istenen ağır külfettir. 6’yı çevirip 9 rakamına bakınca da gördüğümüz huzurdur, havaya kaldırılan 9 tuğdur, parlayan 9 Işıktır, sosyal ve ekonomik sorunların süratle geçeceğinin müjdesidir, Cumhur İttifakı’nın 2023’te açık ara öne geçeceğinin simgesidir. Nitekim çoğu gitmiş azı kalmıştır.

 

İKTİDAR ŞARKIYLA KURULMADI, ŞARKIYLA YIKILMAZ

 

Tarkan şarkı sözleriyle KOVİD-19 dönemini kast ettiğini söylüyor, hayır diyorlar, iktidarı kast ettin, onların gideceğini söyledin dayatmasında bulunuyorlar. Niyet okuyucuları mevzi üstüne mevzie girerek fitne yayıyorlar. Ayıptır ayıp, bu saptırmanın, bu kandırmacanın, bu gafilce inadın kime ne faydası vardır? İktidar şarkıyla kurulmadı, hükümet şarkıyla oluşmadı, velev ki iddialar doğru olsa bile bir şarkıyla yıkılmaz, yıkılamaz, bu tekerlek bu tümsekte kalamaz. “Çiçek açar güneş soldursun diye, Bende Türklük için kurban doğmuşum, Anamdan Tanrı’ya son bir hediye, Bende Türklük için kurban doğmuşum. Dedem değirmenci, babam kaptanmış, Ninem tarlalarda kavrulmuş, yanmış, Bir çift ağam yurda sunulan kanmış, Ben de Türklük için kurban doğmuşum.” Bir kısmını paylaştığım bu şiiri kaleme alan, davamızın iftihar burçlarından olan saygın büyüğümüz merhum Fethi Tevetoğlu’dur ve onun kardeş torunu Tarkan’dan başkası değildir.

 

BURADAN ZİLLET İTTİFAKINA EKMEK ÇIKMAZ

 

Buradan zillet ittifakına ekmek çıkmaz. Tarkan’dan zilletin Tarzan’ı çıkartılamaz. Vehme gerek yoktur, kuşkuları provoke etmenin faydası yoktur, bir şarkı sözünden yeni bir kutuplaşma sayfası açmanın hiç kimseye, hiçbir kesime sağlayacağı bir şey yoktur. Her şey geçer, kaldı ki hayat geçiyor, ömür geçiyor, hepsinden önemlisi Allah bizlere Sırat Köprüsü’nden geçmeyi nasip ve müyesser eylesin. Geçmeyecek olan şeyler de vardır: İhanetin sızısı geçmez, kötü sözün yarası geçmez, şehitlerimizin acısı geçmez, mücadelenin sıcaklığı geçmez, davaya bağlılığımız geçmez, Türk ve Türkiye sevdamız asla geçmez, geçemez, geçmeyecektir.

 

KİŞİLİĞİ OLMAYANLAR BAŞKALARINI TAKLİTLE ZAMAN GEÇİRİR

 

Özellikle bu haftaki konuşmamın geçtiğimiz günlerde provasını yapanlar, Tarkan’ın şarkı sözlerini beka meselesine bağlayacağımı söyleyenler, şimdi dağılabilirler, aynanın karşısına geçip kendi hallerine katıla katıla gülebilirler. Konuşmalarıma bu kadar merak saranlar fazla çırpınmasınlar, kendilerini çok zorlamasınlar, kişiliği olmayanların başkasını taklitle zaman geçireceklerini de akıldan çıkarmasınlar. Bilsinler ki, karga bülbülü taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırırmış. Tarkan’dan muhalif bir figür üretme peşine düşenler, tavsiyem, önce onun “kıl oldum abi” şarkısını dinlesinler, ya da “başkası olma kendin ol” şarkısına tereddütsüz kulak versinler. Türkiye’nin geleceğini davranışları taklit, düşünceleri satılık, değerleri savruk, siyasetleri kavruk olan asalaklar tayin edemeyecek, Cumhur İttifakı’nın muazzam iradesine pranga vurmaya hiç kimsenin nefesi yetişmeyecektir.

 

SANATÇI SANATINI İCRA ETMELİ, SİYASETÇİ SİYASETİNİ MİLLİ SINIRLAR İÇİNDE YAPMALIDIR

 

Merhum Hocamız Prof.Dr. Erol Güngör demişti ki: “Medeniyetleri politikacılar yaratmaz, medeniyet âlimlerin, sanatkârların ve sanatçıların işidir.” Sanatçı sanatını icra etmeli, alim ilmiyle konuşmayı bilmeli, siyasetçi de siyasetini ahlaki ve milli sınırlar içinde yapmaya çalışmalıdır, yani herkes kendi işine bakmalı, kendi alanıyla sınırlı kalmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle muhterem heyetinizi bir kez daha saygı ve sevgiyle selamlıyor, bu hafta sonu idrak edeceğimiz Miraç Gece’mizin aziz milletimize, Türk-İslam alemine ve siz değerli milletvekili arkadaşlarıma esenlik, selamet ve daimi huzur getirmesini niyaz ediyor, şimdiden mübarek Miraç Kandilimizi dualarımla birlikte tebrik ediyorum. Sağ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun.