Bahçeli'den Akşener'in Tüm Tezlerini Çürüten Açıklama

Türkiye'nin dünya siyaset tarihinde nadir görülen kansız, kavgasız, kargaşasız ve demokratik bir sistem değişikliğini başararak, Türk Tipi Başkanlık Modeli ile stratejik bir üstünlük yakalayışına dikkat çeken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İyi Parti'nin yeni diye sunduğu sistem önerisinde yeni bir şey olmadığını belirterek, muhalefetin hangi partilerle, hangi ölçekte ve hangi hedefler çerçevesinde koalisyon yapacaklarını açıklayamadıklarını söyledi. 

 

İÇ VE DIŞ TEHDİTLERE KARŞI EN BÜYÜK GÜVENCEMİZ MİLLİ BİRLİK VE DAYANIŞMA RUHUDUR

 

İç ve dış tehditlere karşı en büyük güvencemiz devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne her düzeyde sahip çıkacak milli birlik ve dayanışma ruhudur. Bu ruhun daha da kuvvetlenmesini sağlayan yönetim reformu ise Türk milletinin 16 Nisan 2017 halkoylamasıyla kabul ettiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yani Türk Tipi Başkanlık Modeli’dir. 9 Temmuz 2021 tarihi itibariyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin üç yılı dolmuş olacaktır. Geride bıraktığımız üç yıllık süre zarfında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi devlet yönetimine denge ve sürat, kuvvetler ayrımına da derinlik ve netlik kazandırmıştır.

 

TÜRKİYE, SİYASET TARİHİNDE NADİR GÖRÜLEN SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİNİ BAŞARDI

 

Dünya siyaset tarihinde, kansız, kavgasız, kargaşasız, ilaveten demokratik katılım ve çoğulculuk prensiplerine müzahir bir sistem değişikliği nadiren görülmüştür. İşte Türkiye bunu başarmıştır. Tarihi müktesebatımızla uyumlu, milli özlemlerle mutabık Türk Tipi Başkanlık Modeli, ülkemizin stratejik üstünlüğünü kanıtlamış, demokratik gücünü teyit etmiş, istikbal ve istiklal haklarına bağlılığını tescillemiştir. Yeni hükümet sistemi refah, bereket ve bolluk demektir. Yeni hükümet sistemi huzur, ufuk ve umut demektir. Yeni hükümet sistemi istikrar, irade ve dik duruş demektir. İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem arayışları israftır, iflastır, inkardır, ilkelliktir, hatta izansızlık ve insafsızlıktır.

 

MUHALEFETİN ALGI OYUNLARINA İTİBAR EDİLMİYOR

 

Zillet ittifakını teşkil eden başta İP olmak üzere bazı partilerin önerilerinde, Cumhurbaşkanı makamının tarafsız olacağı ve “Cumhurbaşkanının varsa partisinden istifa edeceği” kaydedilmiştir. Teorik olarak Parlamenter Sistemde Cumhurbaşkanının yürütmenin yetkisiz ve tarafsız kanadını oluşturduğu kabul edilmiş olsa da, Türkiye uygulamasında Cumhurbaşkanlarının, yetkisiz ve tarafsız davranmadıkları defalarca tecrübe edilmiştir. Bu yüzden algı oyunlarına ve aldatma kampanyalarına itibar edecek hiç kimse kalmamıştır. “Türkiye’de gerçek dışı tarafsız Cumhurbaşkanı söylemi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle çürütülmüş, devlet yönetimindeki fiili durum ortadan kaldırılmıştır.

 

MİLLETİ YANILTARAK SİYASET YAPAMAYACAKLARINI ANLAMALARI GEREKİR

 

Başkanlık Sisteminde başkanın partisiz olması gerektiğini söylemek ile Parlamenter Sistemde başbakanın partisiz olması gerektiğini söylemek eş anlamlıdır. Her ikisi de sistemin mantığı gereği mümkün değildir.  Parlamenter Sisteme dönüldüğünde Cumhurbaşkanının kararname yetkisinin olmayacağını ileri süren partiler ya derslerine çalışmıyorlar ya da saldım çayıra Mevlam gayıra anlayışındalar. Milleti yanıltarak siyaset yapamayacaklarını, yapsalar bile bu tip bir siyasetin ahlaki olmayacağını zillete düşenlerin çok iyi anlamalarında sonsuz yararlar olacaktır. Bilindiği üzere Parlamenter Sistemde yetkisiz kabul edilen Cumhurbaşkanlarının kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi zaten yoktur.

 

İP AKLEN, AHLAKEN, FİKREN, ZİKREN VE SİYASETEN DARMADUMANDIR

 

Zillet ittifakı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi bahane ederek Cumhurbaşkanını TBMM’nin seçmesi için hazırlık yapmaktadır. Ancak, Türk milletinin uhdesindeki bu demokratik yetkinin alınması faşist yönetimlere has bir korsanlıktır ve emel sahipleri asla muvaffak olamayacaklardır. Çünkü bunların iktidara gelmeleri hayal ötesi bir beklentidir. Bilhassa İP’in önerisine Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri ile ilgili bölümde “Cumhurbaşkanı makamının sadece temsili nitelikte olmayacağı” iddia edilmiştir. Bir yandan Cumhurbaşkanının Parlamenter Sistem gereği “tarafsız ve yetkisiz” olması savunulurken, diğer yandan “temsili nitelikte olmayacağı”nın söylenmesi tam bir çelişki yumağıdır. İP; aklen, ahlaken, fikren, zikren ve siyaseten darmadumandır.

 

İP YİNE KPMUŞ CEHALET VE SEFALETİNİN ESİRİ OLMUŞTUR

 

Hatırlatırım ki, Parlamenter Sistemlerde Cumhurbaşkanları ilkesel olarak “yetkisizdir, sorumsuzdur ve tarafsızdır.” Eski köye yeni adet getirme hevesinde olanların çırpınışları beyhudedir. Yine İP’in önerisinde, “çoğulcu demokrasi” başlığı altında öncelikle Başkanlık Sisteminin gereği olan yüzde 51 oy yüzdesiyle yürütmenin belirlenmesi eleştirilmiştir. Fakat bu durum yürütme organının meşruiyetini Parlamenter Sisteme göre çok daha güçlü kılan bir özelliktir.  Parlamenter Sistemde yüzde 30 ile bir partinin iktidar olma şansı varken; Başkanlık Sisteminde iktidar olmak için yüzde 51 şartı gerekmektedir. Ayrıca bu uygulama küçük partilerin ittifaklar içinde TBMM’de temsiline imkan tanıdığından “çoğulcu demokrasiye” daha uygundur. Diyeceğim, İP yine kopmuş, cehalet ve sefaletinin esiri olmuştur.

 

HANGİ PARTİLERLE KOALİSYON YAPACAĞINIZI AÇIKLAYIN DA GÖRELİM

 

İP’in görüşüne göre, seçim ittifakı yerine sistemi iyileştirme ve güçlendirme adına “koalisyon protokolü” öngörülmüştür. Koalisyon protokolü teklifi Türk seçim sisteminde bir yenilik değildir. Daha önce de Seçim Kanunlarında koalisyon protokolü yapılmasına imkan tanınmıştır. Bu konu bir anayasa konusu değil, Seçim Kanunu konusudur. Madem bu kadar koalisyon protokolü yapmaya meraklılar, o halde milletimizin karşısına çıkıp hangi partilerle, hangi ölçekte ve hangi hedefler çerçevesinde koalisyon yapacaklarını açıklasınlar da bilelim ve öğrenelim.

 

2023 SEÇİMLERİNE NASIL GİRECEKLERİ BELLİ DEĞİLDİR

 

2023 yılındaki seçimlere ortak adayla mı, yoksa ayrı ayrı mı girecekler? Ortak adayla gireceklerse, bu gizemli ve gizli tutulan Cumhurbaşkanı adayı kimdir? Bu kapsamda bir isim üzerinde uzlaşma sağlanmış mıdır? Hadi hükümet oldular diyelim, kabineyi hangi partilerle kuracaklar? Dostlar koalisyonun ana çatısını kimler oluşturacak? Zilletin istediği kabine kuruldu varsayalım, peki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden dönmek için Türkiye hemen halkoylamasına sürüklenmeyecek midir? Değilse siyasi takvim nasıl işleyecektir? Halkoylaması gününe kadar geçen sürede dostlar koalisyonu ne yapacaktır? Hiç mi imza atmayacaktır? Ülkede yaprakta mı kımıldamayacaktır?

 

ZİLLET İTTİFAKI SİSLİ VE SİNSİ BİR GÖLGEDİR

 

Sözgelimi halkoylaması yapıldı ve istedikleri gibi sonuç çıktı, bu halde yeniden bir seçim yapılması da mecburi olacaktır. Anlayacağınız seçimler halkoylamasını, halkoylaması da seçimleri kovalayacak ve Allah muhafaza Türkiye’nin on yılları kaybolup gidecektir. Zillet ittifakı sisli ve sinsi bir gölgedir. Belirsiz bir siyaset köhneliğidir. Ne dediği, ne yaptığı, neyi hedeflediği belli olmayan güvenilmez siyaset odağıdır. Türk milleti sonu meçhul bir maceraya atılmayacak, emin olduğu, güven duyduğu, milli ve yerli siyaset mimarisi olan Cumhur İttifakı’na sonuna kadar destek verecektir.