MHP'li Özarslan: Yağmurdan Kaçan Ulusalcılar Doluya Tutuldu

Yarışan iki genel başkan adayının terörden yargılanıp hapsedilen Selahattin Demirtaş ile Osman Kavala'ya selam çaktığı CHP Büyük Kurultayı sonrasında oluşturulan yeni parti yönetimi ve gölge kabine hakkında değerlendirmelerde bulunan MHP Genel Sekreter Yardımcısı Bahadır Bumin Özarslan, aylardır Değişim rüzgarı estiren CHP'deki Ulusalcıların yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunu belirterek, Dersim ve FETÖ Lobisinin ağırlığı açıkça hissedilen CHP'nin, Atatürk çizgisini reddetmeyi parti politikası haline getirdiğini söyledi.

 

MHP'Lİ BAHADIR BUMİN ÖZARSLAN'DAN CHP HAKKINDA MANİDAR DEĞERLENDİRME

 

CHP Büyük Kurultayı sonrasında oluşturulan yeni parti yönetimi ve gölge kabine hakkında değerlendirmelerde bulunan MHP Genel Sekreter Yardımcısı Bahadır Bumin Özarslan, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, ''CHP'de yeni yönetim belli oldu. Dış politikada sorumluluk, skandal açıklamalar yapan emekli büyükelçi Ünal Çeviköz'den sonra İlhan Uzgel'e verildi. İlhan Uzgel, 'gölge Dışişleri Bakanı' olarak belirlendi. Yani CHP'de değişen bir şey yok. Zira İlhan Uzgel, terörle mücadele kapsamında icra edilen 'Hendek Operasyonları'na karşı çıkıp Türkiye'yi soykırımla suçlayan ve Türkiye'ye uluslararası müdahale çağrısı yapan Barış İçin Akademisyenler Bildirisi'ni imzalamış bir akademisyen. KHK ile ihraç edildikten sonraki yazılarına ve açıklamalarına bakıldığında, Türkiye'yi karalama ve suçlama çıtası, Ünal Çeviköz'ün de üstünde. CHP tabanının çoğunluğunu temsil eden Atatürk ve Cumhuriyet sevdalıları, Ünal Çeviköz'den kaçarken İlhan Uzgel'e tutulmuş oldular.'' dedi. 

 

CHP ATATÜRK ÇİZGİSİNİ REDDETMEYİ PARTİ POLİTİKASI HALİNE GETİRDİ

 

CHP'de yaşananların bir tesadüf olmadığına dikkat çeken MHP Genel Sekreter Yardımcısı Bahadır Bumin Özarslan, ''CHP, bir kere daha dış politikayı Ankara yerine başka başkentlerden okuyan birine teslim etmiş durumda. Yani CHP resmen, Atatürk çizgisini reddetmeyi, bir parti politikası haline getirmiş oldu. Muhtemelen Berlin, İlhan Uzgel'in daha çok tercih edeceği başkent olacak. Öte yandan CHP'deki 'Barış İçin Akademisyenler Bildirisi'ne imza atan akademisyen sevdası'nın bitmediğini de bir kere daha anlıyoruz. İbrahim Kaboğlu ve Yüksel Taşkın'dan sonra yine bir imzacıya yer vermek tesadüf olmasa gerek. Görülüyor ki isimler ve tarzlar değişse de zihniyet aynı kalıyor. 10 Kasım'dan bir gün sonra yapılan bu tercih, Atamızın şu sözünün, kurduğu partide de anlaşılmadığını, anlaşılmak istenmediğini gösteriyor: Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir.'' dedi.